Leyla Gencer vefat etti. Kendisini 1950'li yıllardan Ankara'dan tanıyorum. Ben o zaman ufak bir çocuktum. Annemin arkadaşıydı. Bizim eve gelip giderdi. Daha yeni yeni uluslararası platformda ünlenmeye başlamıştı. Evimizde, başka opera sanatçılarının da katıldığı müzikli davetler düzenlenirdi. Hatta, alafranga musikiye aşinalığımız gelişsin diye, annem, ağabeyim Ömer'le beni, sürekli operaya gönderirdi. Leyla Gencer'i bu vesileyle birkaç kere seyrettim. Ama operayı kendi kültürümüzden o kadar kopuk buldum ki, bir türlü ısınamadım. Mamafih, Türkiye'nin böyle büyük bir sanatçı yetiştirmiş olmasından dolayı hep iftihar ettim.
Gencer'in ölümüne annem çok üzüldü. Çünkü onun arkadaşıydı ve söz vermişti.
"Bir daha İstanbul'a geldiğimde seni arayacağım" demişti anneme. Daha önceden aramamıştı; çünkü yaşadığını bilmiyordu; kopmuşlardı. Ben söyleyince haberi oldu. Ama kısmet değilmiş; tekrar görüşemediler.
Bu yazıyı annem, bana sipariş etti.
"Anlat, onun ne kadar büyük ve başarılı bir sanatçı olduğunu" dedi. Ailesi zengindi. Babası, konservatuarda okumasına ses çıkarmamış, fakat, sahneye çıkmasını istememişti. Bir bankacıyla evlendikten sonra, kocasının izniyle sanatçı oldu. Başarıdan başarıya koştu; buna mukabil evliliği yürümedi. Kocası Leylasını kaybetti, ama sanat dünyasına Leyla Gencer'i kazandırdı. Hoş, kimse onu yolundan çeviremezdi de. Başarı, daha doğduğu gün alnına yazılmıştı.
Yayın tarihi: 13 Mayıs 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/13//haber,308E39D70DDF42059AA1C1C5899B833C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.