20 yıllık okul arkadaşım, aynı zamanda da benim sakin Japon balığım Kudret... Kudret Sabancı yani... Hani şu karısını aldatan hain adam! Adı sadece bu hafta, iki ayrı kadınla çıkan çapkın kişilik. Aslında ona kalsa yine hiç sesini çıkarmayacak, "Hayır ben öyle bir adam değilim, bu kadınları da tanımam," falan demeyecek, her zamanki gibi sadece işinde gücünde ve o korunaklı kabuğuna çekilip, kendi kendine bu garip dünyayı anlamaya çalışacaktı. Ama işte bir erkeğin haksızlıklara hiç tahammülü olmayan bir kadın dostu varsa, her türlü oyuna gelir belki, ama asla sırtı yere gelmez. Ben de arkadaşımın daha fazla hırpalanmasına artık dayanamadım. Ve kılıcımı kuşandım.
ONU RAHAT BIRAKIN Magazin muhabiri arkadaşlardan rica ediyorum. Abuk sabuk reklam peşindeki insanlara alet olup bu tür haberlere itibar etmeyin ne olur. Rahat bırakın bu adamı, ondan size ekmek çıkmaz! Şimdi okurlarım bana kızacak, "Oturmuşsun arkadaşına torpil geçiyorsun," diyecekler. Vallahi işin aslı öyle değil. Şu Hayrola Kafe olayının 'aslından' tutun da, boşanma sürecinde yaşananları, üç kuruş fazla 'kapabilmek' için gerçekleri çarpıtıp timsah gözyaşı dökenleri bir bilseniz, siz de "Yuh be kardeşim, bilip bilmeden bir insana bu kadar mı haksızlık yapılır?" dersiniz. Hatta siz, magazinci arkadaşlarım! Çünkü hiçbir şey bilmiyorsunuz. Bilemezsiniz.
YENİDEN DOĞMAK GİBİ... Boşanma sonrası,
Zerda ve
Aliye'nin o reyting rekorlu yönetmeninin, evden sadece çizgi romanlarıyla çıkıp gittiği için beş parasız kaldığını... 25 gün arabada yattığını.. O günlerde bir tek kişinin bile "İşin gerçeği ne birader?" diye aramadığını, ailesi hariç, en yakınlarının bile yazılanlara inandığını fark edip, içinde 700 kişinin kaydı olan telefonunu bir gece yarısı Suadiye sahilinden denize fırlattığını... Bir gün mucize gibi, taaa beş yıl önce sattığı ve bir türlü ödeme yapılmayan eski Amerikan arabasının hiç de matah olmayan parasının bankaya yattığını öğrendiğini... O parayla hemen gidip, 'ilk kez kendine ait' bir ev tutmanın, çocuk gibi sevincini yaşadığını... O evin eşyasının yavaş yavaş tamamlandığını... Ama gerçekten çok yavaş... Bu arada sıkıntıdan mı artık bilinmez, ciddi bir rahatsızlık yaşadığını... Fakat
Binbir Gece'nin çekimlerini aksatmamak için hastaneden doğruca setlere gittiğini... Ve bu tokat gibi tecrübeden sonra kelimenin tam anlamıyla izole bir yaşam sürdüğünü... Ve ve ve en önemlisi, tüm bu yalan haberlerden, acımasız yorumlardan, artık bir genç kız olma yolundaki kızının çok etkilendiğini, Kudret'in de asıl buna üzüldüğünü, bilmiyorsunuz. Bilemezsiniz. Çünkü hiçbiriniz sormadınız. Bir insana hem de gazetecilik adına, ayıp ettiniz. Oturduğu yerden sansasyonel haber peşinde olan her 'pişmemiş' gazeteci gibi... Allah'tan sayılarınız çok az.. Ama yine de kafa bulandırıyorsunuz!
Yayın tarihi: 11 Mayıs 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/11/pz/ozicer.html
Tüm hakları saklıdır.