kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Mayıs 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
İddianame kitabına ilmikli kapak... Meclis kütüphanesi, AK Parti hakkındaki kapatma davası iddianamesinin kitabını vitrine yerleştirdi. Elips yayınlarından çıkan kitabın kapağında idam ilmeği içinde AKP'nin amblemi olan ampul yer alıyor.

Başsavcılığın iddialarına karşı verilen yanıtlar

* AK Parti'nin gizli gündeminin bulunduğu iddiası: Kuruluşundan itibaren şeffaflığı ve hesap verebilirliği şiar edinmiş ve bunu uygulamalarıyla da kanıtlamış bir siyasi partiyi, "gizli gündem"i olmakla ve "takiyye" yapmakla suçlamak çelişkilerin en büyüğüdür.

* Erdoğan'ın "Beyaz çarşaflarla yola çıktık" sözü: Başbakanın bu sözlerle Başsavcının iddia ettiği gibi toplumu dönüştürme uğruna değil, milli iradenin üstünlüğünü ve demokrasiyi koruma uğruna ölümü göze aldığını anlatmak istediği çok açıktır ve bir cesaret örneğidir.

* AK Parti'nin demokrasi için tehdit oluşturduğu: AK Parti, demokrasiye yönelik yakın ya da uzak bir risk teşkil etmek bir yana, bu ülkenin demokratlarının yöneldiği neredeyse yegane adres haline gelmiştir. Doğrulukları bile araştırılmadan dosyaya konan gazete haberleri, bağlamlarından koparılan sözler, tekzip edilen beyanlar, yanlış çevrilen röportajlar ve tüm bunlardan çıkarılmaya çalışılan kurgusal ve sanal sonuçlar eğer gerçekten 'delil' kabul edilecekse, bu 'deliller' karşısında yeryüzünde demokrasi için risk teşkil etmeyecek bir siyasi parti bulmak imkânsız olacaktır.

* Türban serbestisinin AKP'yi laiklik karşıtı eylem odağı haline getirdiği: Bu iddiaya yönelik cevabımız üç noktada toplanmaktadır. Birincisi, yükseköğretim kurumlarında kız öğrencilerin başörtüsü ile öğrenim görebilmesine ilişkin görüşlerin laiklikle ilişkilendirilmesi isabetli değildir. İkincisi, iddianamede delil olarak sunulan sözlerin tamamı ifade özgürlüğü kapsamında herkesin dile getirdiği sözlerdir. Üçüncüsü, parlamentoda gerçekleşen anayasa değişikliği ve bu yöndeki kanun teklifleri birer yasama işlemi olması nedeniyle partimize değil, yasama organına isnat edilebilecek eylemlerdir. Yasama tasarruflarından dolayı bir siyasi partinin kapatılmasını istemek parlamenter sistemi engeller.

* AK Parti'nin laik rejim için tehdit oluşturduğu iddiası: İddianamede "delil" olarak sunulan beyan veya eylemlerin özgürlükçü demokratik ve laik rejime yönelik bir tehdit oluşturduğu söylenemez. Aksine, bu sözde "deliller"le bir siyasi partinin kapatılmasının talep edilmesi, Türkiye'de demokrasiyi tek sesli ve yasakçı bir boyuta taşıyabilecek bir tehdit niteliğindedir.

* Bülent Arınç'ın "dindar cumhurbaşkanı seçeceğiz" sözü: Anlaşılan Başsavcı, sosyolojik ve siyasi olgularla anayasal hükümleri birbirine karıştırmaktadır. Bülent Arınç'ın sözleri, özellikle merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la ilgili olarak, farklı siyasi görüşlere sahip kişiler tarafından sıklıkla kullanılan bir tespiti ifade etmektedir. Elbette anayasada cumhurbaşkanının seçilme nitelikleri arasında "dindar" niteliği yoktur. Ancak, aynı şekilde cumhurbaşkanının "sivil" ve "demokrat" olması gerektiğine dair bir hüküm de yoktur. Bir sosyolojik tespitten hareketle "İran Anayasası"yla bağlantı kurmak, ancak bilim kurgu kitaplarında rastlanabilecek örnek olabilir.

* Erdoğan'ın "ulema" açıklaması: Bu sözler, hukuk devletinde adil yargılamanın önemli bir unsuru olan 'bilirkişilik' bağlamında değerlendirilmelidir.

* Gülen okulları genelgesi: Cumhurbaşkanı Gül'ün, Dışişleri Bakanlığı dönemindeki söz ve eylemleri, makamı gereği parti kapatma davasına dayanak olamaz. Gül imzalı genelgelerde Gülen okulları ile işbirliği talimatı yok. Cumhurbaşkanları Turgut Özal, Süleyman Demirel, Meclis Başkanları Mustafa Kalemli ile Hüsamettin Cindoruk, başbakanlar Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ile eski Yargıtay Başkanı Müfit Utku da bu okulları ziyaret etmiştir.

* Erdoğan'ın, Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanı olduğu iddiası: İddianamede 'Büyük Ortadoğu Projesi' (BOP) ile Medeniyetler İttifakı projesinin karıştırıldığı anlaşılıyor.