Annesinin en güzel kızı!

Göğüslerini ortaya koyan incecik bikinisi, gözlerinde 'bir günahın hazzıyla' sulardan çıkıyordu... Müjde Ar'ın 70'li yılların ortalarında çekilen ve sadece o bakışları yüzünden tüm yurt sathında erkeklerin nefesini kesen, bu yüzden de TRT tarafından 'sansürlenen' bu reklam filmi Fuar kolonyalarına aitti... Reklam çok konuşulacak, ancak kolonyayı satın alanlar erkekler değil, kadınlar olduğu için şuh reklamlar Fuar'ı anında batırırken bir 'şuh kadın imgesi' olarak Müjde Ar doğacaktı... Müjde Ar, ya da ilk adıyla Kamile Suat Ebrem 1954'te İstanbul'un Fatih semtinde dünyaya geldi. Gazeteci baba, asıl olarak Türkoloji eğitimi almış ama 14 yaşından itibaren sahneden inmeyen anne, fizikçi teyze, avukat dayı ve ağır ceza reisi bir dedenin bulunduğu, Fellini filmlerini andıran bir ailede doğmuştu. Gazeteci baba Vedat Ebrem evden ayrıldığında Müjde Ar üç yaşında, kardeşi Mehtap ise daha annesinin karnındaydı. Bu ayrılıktan sonra iki kız kardeşin yaşamına anneleri damga vuracaktı. İki kızına bakmak için tiyatroda çalışan, zekâ ve cesaretinin bileşimiyle anlaşılamadığı için ancak 'deli' denebilecek özel bir kadın olan Aysel Gürel kızlarını da alabildiğine özgür yetiştirecek, onlara en çok da erkeklere karşı kendilerini korumalarını öğütleyecekti.

ERKEN EVLİLİK
14 yaşına kadar çocukluğu hep sokaklarda; ya ağaç tepelerinde ya da erkek çocuklarla futbol maçında geçen Müjde Ar, tiyatro sahnesine ise adımını sekiz yaşında, Oraloğlu Tiyatrosu'nda attı. Eğitimini hiç aksatmıyordu, Fatih Kız Lisesi'nden sonra İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümüne devam etti. Aynı dönemde yakışıklı aktör Samim Değer'le tanıştı ve daha 18 yaşındayken nikah masasına oturdu. Birbirlerini tanımadan gerçekleştirilen bu evlilik ancak bir yıl sürdü. Müjde Ar yıllar sonra bu konu açıldığında "18 yaşında evliliği yanlış buluyorum, aslında her yaşta evliliği yanlış buluyorum," diyecek, 19 yaşında da evliliğe tövbe edecekti. Evliliğin ardından gelen teklif ise hayatını değiştirdi. Halit Refiğ'in çektiği ve Türk televizyonlarının ilk dizisi olan Aşk-ı Memnu'da 'aldatan kadın Bihter' rolüyle yıldız oldu. Ardından Ertem Eğilmez'in Şener Şen'li, Kemal Sunal'lı, Adile Naşit'li fakir ama gururlu, paraya değişilmeyen aşkların anlatıldığı filmlerinde peş peşe rol aldı. Ertem Eğilmez'le bir de aşk yaşadı. 80'li yılların başında onu tabu yıkıcı, fenomen haline getiren 'kadın filmleriyle' adeta yeniden doğdu. Ah Güzel İstanbul ile başlayan bu dönemde tıpkı Aşk-ı Memnu gibi aslında kelimelere emanet edilen klasikleri ete kemiğe büründürdü. Ahmet Muhip Dranas'ın şiir olarak bile baştan çıkaran Fahriye Abla'sı, Vasıf Öngören'in Asiye Nasıl Kurtulur'u, Şalvar Davası, Adı Vasfiye, İffet, Kupa Kızı, Ahh Belinda, Asılacak Kadın ve Teyzem...

CİNSEL DEVRİM
Kadının cinsel kimliğinin ön plana çıkarıldığı, bir anlamda erotizm içeren bu filmlerle, 60'lı yılların sonu 70'li yılların başındaki cinselliği sadece kötü kadınlara yakıştıran filmlerdeki anlayışı değiştirecek, asla sevişmeyen, sadece öpüşen namus abidesi başrol kadınlarının yerini cinselliği yaşayan ama hayatın içinde olan kadınları oynayan Müjde Ar alacaktı. Bu filmler Türk sineması için de bir nefes borusu gibidir. Seks filmleri furyasından sonra kadınlar yeniden sinema salonlarına giderler. Ama ilginçtir, onun seksapeli yüzünden batan sadece Fuar kolonyaları olmuş, bütün bu filmlerde cinselliği ön plana çıkarmasına rağmen kadınlar da hep Müjde Ar'ı tutmuştu. 90'lı ve 2000'li yıllarda daha özel projelerle izleyici karşısına çıktı. Yine cinsellik unsuru ön plandaydı. Ağır Roman, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar ve üç yıl önce çekilen Eğreti Gelin çok izlenen filmler arasına girdi. Dizi furyasından da uzak kalmadı, Karakolda Ayna Var ve Kuşdili gibi diziler çekti ama Bihter artık çok uzaklarda kalmıştı, ilgi görmedi... Ancak Müjde Ar yine başrolde olacaktı. NTV'de dört farklı kadından biri olarak Haydi Gel Bizimle Ol programında bir kez daha konuşulur oldu. Ancak bu defa bir çıkış değildi söz konusu olan; "Gazoz kapağımı Bedri açtı ama içine akıtmadı", "Evde çıplak gezdiğim için yörede kiralar arttı" ve Kokla Beni Hüsnü gibi 70'li yılların sonundaki seks filmleri furyasının isimlerini, repliklerini andıran 'müstehcen' cümlelerle gündeme oturdu. Şimdi her hafta eğer Aysun Kayacı bir gaf yapmazsa, Müjde Ar'ın ne söyleyeceği bekleniyor. Eski filmlerde eteği açılmış, bacakları görünürken merdiven silen görüntüleri, bikinili, şuh fotoğrafları internetin, yeni yetmelerin gözdesi. Sinemadaki rollerin aksine Müjde Ar'ın aşk hayatı olabildiğince sakin. Samim Değer ve Ertem Eğilmez'den sonra besteci Atilla Özdemiroğlu'yla 15 yıl sürecek bir ilişki yaşadı. İlişki bittiğinde kendini psikoterapistte buldu. Bu sırada mahkeme kararıyla nüfus kağıdına 'Müjde Ar' ismini yazdırdı. Bir Ankara gecesinde sosyal demokrat politikacı Ercan Karakaş ile yolları kesişince, nikah masasına oturdu. Peki, nasıl oldu da 33 yıl öncenin televizyon yıldızı Müjde Ar patlayıverdi? Bunun ardında tartışılmayacak iki gerçek ya da Müjde Ar tarzı cinselliğin formülü var; 'dişilik' ve 'sahicilik'. Bu sırrın tarifini en iyi Perihan Mağden yaptı: "Türk malı seksiliği." Belki de o üzerinde, sözlerinde, bakışlarında Fraternis'i, yazar Burak Eldem'in bugüne kadar hep 'gizli topluluklarda' izini sürdüğü anaerkil toplumun, eşitlik ve kardeşlik arayışının izlerini taşıyor. Fransız ihtilalinden, Mason örgütlerinden, Şeyh Bedrettin'den, İttihatçılar'dan süzülüp gelen bir kadınlık şiarı, çırılçıplak bir insanlık hali... Ve binlerce yıldan süzülüp gelen bir bakış, bir gülüş kadar 'sahici'... Evet, 70'li yılların kötü seks filmlerinin fragmanları, isimleri gibi cümleler kuruyor, ama sahici... Üstelik kadınların, kızların cinsel suçlarda vahşice öldürüldükleri bir ülkede bir meydan okuma o... Ve kızlarını yetiştirirken toplumsal normların, kuralların dışında kalmayı, toplumun ikiyüzlülüğüne karşı koymayı öğreten annesinin yolunda yürüyor. Kim ne derse desin Müjde Ar, 'annesinin en güzel kızı...'