Klişelerle, tekerlemelerle ve sloganlarla tarihi, sosyolojiyi ve siyaseti anlamaya çalışmak, nafile bir çabadır. Örneğin şöyle bir söylem, söyleyeni tatmin etse bile gerçeği yansıtmaz:
- Yüzlerce yıl Osmanlı toprakları içinde yan yana, kardeşçe yaşayan milletler, Batılı güçlerin tahrikleri sonucu birbirleri ile düşman oldular. Mesela bir İngiliz bunu söylese ve
"İngilizler, Hintliler, İrlandalılar, Kenyalılar, İskoçlar, Ganalılar, Seylanlılar yüzlerce yıl İngiliz İmparatorluğu topraklarında kardeşçe yaşadılar" dese, ne cevap verirdiniz?
- Sömürgeciliği bana böyle mi anlatıyorsun, demez miydiniz?
Ortak tarihlerin, toplumları birbirlerinden ayıran hatta birbirlerine düşman kılan içerikleri olduğunu hiç unutmamalıyız.
Aynı duruma farklı açılardan bakıldığı zaman görülenin de farklı olduğunu biliyoruz. Herkül Millas'ın TürkYunan ilişkilerini çarpıcı biçimde yorumladığı kitabını (Do'sDont's For Beter TurkishGreek Relations/Papazıssıs Publishers/ Athens) okurken, bu farklı açıdan bakmak olayını görüyorsunuz.
Yorum farkları Örneğin bize göre Karamanlılar (Karamanlis), Ortadoksluğu seçmiş
"Anadolu" Türkleridir. Yunanlılara göre ise, Karamanlılar
"Küçük Asya" nın Türkçe konuşan Ortodokslarıdır.
Yunanlılara göre "
Elenler" 34 bin yıldan beri bu bölgede yaşayıp uygarlıklar kurmuşlardır. Ama sonra
"Barbar" Türkler gelip hem uygarlığı tahrip, hem de Elen topraklarını işgal etmişlerdir. Elen ulusu 182129 arasında Türklere karşı kurtuluş savaşı vererek, bağımsız devletlerini kurmuşlardır.
Bize göre ise şimdiki Yunanlılarla, antik Yunan arasında bir ilişki yoktur. İon uygarlığı bir Anadolu uygarlığıdır. Bizans, Doğu Roma'dır. TürkOsmanlı yönetimi topraklarında yaşayan bütün uluslara karşı hoş görülüydü. Ama Batı'nın tahrikleri ile bu uluslar ve Yunanlılar da ayaklandılar.
Biliyoruz ki bu farklı bakış açıları, sadece birbirlerini ayıran ortak tarihlere sahip devletler ve uluslar için söz konusu değil.
Aynı devletin vatandaşı olan toplum kesimlerinin de, birbirlerine nasıl farklı açıdan yaklaşabildiklerini görmüyor muyuz? Demokrasi bu farklılıkları değil ortak noktaları ön plana çıkartabilen bir rejimdir.
Farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü, çok sesliliğin gerçekleri bulmanın aracı olarak kabul edildiği, geçmişteki kan davalarına değil geleceğin ortak heyecanlarına kamuoyunun yönlendirildiği rejimdir demokrasi.
Çözüm demokrasidir Demokrasi yerine otokrasi, çok seslilik yerine tek seslilik seçilirse, farklar ortadan kalkmıyor, sadece bir süre için bastırılıyor. Siyaset yer altına iniyor. Kamplaşma, iç savaş, bölünme gibi süreçler yaşanılabiliyor. Biz Türkler de, Yunanlılar da, ortak tarihimize farklı bakacağız. Ama uluslararası düzenin uzlaştırıcı mekanizmaları, ortak çıkarlar, Avrupa Birliği idealleri, iki devleti barış ve işbirliği için bir araya getirecek. Getiriyor da...
Şimdi bütün mesele kendi içimizdeki farklılıkları, ortak yarına dönük heyecanlar içinde nasıl zenginliğe dönüştürebileceğimiz noktasında kilitleniyor.
Çağdaş ve gelişmiş dünyada demokratik siyasetin çözümlerine bırakılmış kavramları ve konuları, ideoloji ya da din kapsamında tutmaya devam edersek...Sürekli
"Rejim" kavgasına demokrasiyi kurban edersek...
Ortak tarihimiz bizi birbirimizden ayırmaya başlar. Kimse geleceğin ortak heyecanını hissetmez.
Kendimize yazık ederiz kısacası.
Yayın tarihi: 27 Nisan 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/27//haber,673933999C4F48139B35220223716823.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.