Kemoterapi büyük bir yalnızlık...
Bir dostum tedavimi de iş projelerim gibi planladığımı ve uyguladığımı söyledi. Evet, aynen öyleydi!..
İLİŞKİLİ HABERLER
Kemoterapi büyük bir yalnızlık...
-Kemoterapi ne kadar zordu, neler yaşadınız o süreçte?
- Doktorum Prof. Dr. Yıldız Aydın'la birbirimizi çok iyi anladık. Hayatı boyunca benim kadar soğukkanlı ve kemoterapi aylarında fiziken benim gibi görünen bir hasta daha görmediğini söyledi! 'Tedavi süresince normal hayatıma devam edebilecek miyim?' diye sordum. Çünkü ben kanserle savaşmadım, sadece normal hayatımı sürdürebilmek için savaştım. Ne yazık ki kemoterapinin tüm yan etkilerini ben de yaşadım. Kemoterapi duygusal açıdan büyük bir yalnızlık. İlacı aldıktan sonra altı gün, hiçbir şey yiyemeden içemeden kusuyordum. Hastaları psikolojik olarak etkilememek için daha fazla anlatmak istemiyorum o ilk altı günü. Ama yedinci gün, sanki o günlerdir sürünen kız ben değildim. Yedinci gün bayramdı benim için. Hemen kendimi atölyeme atıyordum. Bu dönemde işime ara vermemek, yaptığım en akıllı işti diyebilirim. Yani ben 'yedinci gün'e varmak için geçirdim her kemo haftamı.
- Ne kadar kemoterapi gördünüz?
- Bana, her 2-3 haftada bir toplam 12 kemoterapi verildi. Ortalama 10 saat kadar hastanede damarlarımdan ilaç veriliyordu. Hijyen açısından sadece bir kişi; ya Gökhan ya Sibel odamda oluyordu. Annem telaşlanır diye istemiyordum. Işığa ve sese hassaslaştığımdan uyumak zor oluyordu. Televizyon seyretmeye çalışıyordum. Bir kemoterapimi aldığım gün Hrant Dink'in öldürülmesinin ertesi günüydü. Tüm bina üstüme yıkılmış gibi hissediyordum. Bir başka kemoterapi haftamda dostum Ufuk (Güldemir) kansere yenik düştü. Yataktan kalktım evlerine koştum. Velhasıl 'Her kemoterapi geçer ama ölüm acısına çare yok' diye düşündüm.
- Ameliyat oldunuz mu?
- Beni normal gördüğünüz, dışarıda gezdiğim birçok gün ameliyat bantları ile dolaşıyordum ben. Boynumdan, omuriliğimden, hatalı port takıldığı için defalarca kesilen göğsümden...
- Alternatif tedaviler denediniz mi hiç, merak duydunuz mu bunlara?
- Alternatif tedavileri araştırmamı gerektirecek bir kanser türüne sahip değildim neyse ki. İlime çok düşkünümdür; inandığım doktoru seçtim. Neler yapmam ve ne yapmamam gerektiğini listeledim, başucuma koydum, bunlara da harfiyen uydum. Ama çok meraklı olmasam da arkadaşlarımın refleksoloji yapma, enerji verme gibi taleplerini dinledim. Çünkü içinde sevgileri vardı, eminim faydalı olmuşlardır. Yeryüzündeki her bitkinin bir şeye yaradığına çok inandığım için Prof. Gündüz Gedikoğlu'nun gönderdiği Erkan Topuz'un tavsiyelerine uymaya çalıştım. Her gün kayınvalidemin benim için hazırladığı ısırganotu çorbamı içtim. Kemoterapinin ağır etkisinden kustuğum günler dışında her an bir şeyler yedim su içtim, beni üzecek şeylerden uzak durmaya çalıştım. Çünkü odaklandığım tek şey bir sonraki kemoterapiye güçlü girmekti. Bir iş arkadaşım tedavimi de tıpkı iş projelerim gibi planladığımı ve uyguladığımı söyledi. Aynen öyleydi!
İLİŞKİLİ HABERLER
Kemoterapi büyük bir yalnızlık...
Yayın tarihi: 20 Nisan 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/20/pz/haber,E49F873FFE2C4A269F3E8D97BADB4AFA.html
Tüm hakları saklıdır.