kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Nisan 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Her maçın ayrı bir izleyici kitlesi oluyor.

HU Tarikatı ile 90 dakika

Emir SOMER FOTOĞRAFLAR: ERKAN SEVENLER
Geçtiğimiz hafta oynanan Galatasaray-Trabzonspor maçını Hıncal Uluç'un evinde seyrettik. 15 kişilik ekipte Ali Kocatepe'den Ertekin Dinçay'a pek çok yakın dostu, yani HU Tarikatı hazır bulunuyordu. Yüksek sesli muhabbetlere ise 10 dakikada bir yapılan ikramlar eşlik ediyordu..
Geçtiğimiz cumartesi günü saat 18.00'de Hıncal Ağabey'in Alkent'teki evine ilk adımımızı attık. Aynı anda Türk basketbolunun tanınmış siması, spor yazarı Ünal Özüak ile birlikte gelen Hıncal Ağabey her zamanki samimiyetiyle bizi karşıladı. Sadece Hıncal Ağabey'in yakın dostu Murat Giyimci yerini almıştı. Bu sırada mahallenin kedileri dikkatimizi çekti. Hıncal Ağabey'in Zeytinburnu'nda bulduğu için Zeytin ismini verdiği bir kedisi vardı. Sindy, Zorro ve Kevin ailenin diğer bireyleriydi. Fakat mahallenin bütün kedileri bahçede özgürce dolaşabiliyordu. Maçın başlamasına 20 dakika kala bir dönem Hıncal Ağabey'in Erkekçe dergisini birlikte çıkardıkları sanatçı Ali Kocatepe geldi. Bahçedeki sohbet iyice koyulaşmıştı. Hıncal Ağabey'in yardımcısı Ercan, eksikleri tamamlıyor ve salonu konuklara hazırlıyordu. Kadim dostlar da artık gelmeye başlamıştı. Maçın başlamasına 10 dakika kala Mars Entertainment Group Başkanı Muzzaffer Yıldırım, nam-ı diğer 'Muzo' geldi. Misafirleriyle tek tek selamlaşan ve onları karşılayan Hıncal Ağabey, Fenerbahçeli Muzaffer Yıldırım'a takılmadan edemedi: "Muzo hoşgeldin. Galatasaray nasıl yenilecek onu mu izlemeye geldin?" Muzaffer Yıldırım konukların arasında tek Fenerbahçeli'ydi. Bahçede sohbet sürerken unutulan bir şey vardı. Maç başlamak üzereydi... Maç öncesinde, Galatasaray'ın 2-1 kazanacağı görüşü ağırlık kazanmıştı. Hıncal Ağabey ise her zamanki gibi skor tahmininde bulunmadı. Bu sırada evin tek kadın konuğu, Serpil Gogen (Uluç'un kız kardeşi) geldi. Maçın üçüncü dakikasında kapı çaldı. İçeri giren Galatasaray maçlarının müdavimi Ertekin Dinçay'dı. Bir zamanlar Paris'i kasıp kavuran, pek çok tasarımcının ilham aldığı ünlü modacı Dinçay, tarzıyla salonun havasını değiştirdi. Geldiğimiz süre içerisinde kapının zilini ilk defa duymuştuk. Çünkü tüm konuklar bahçe kapısını kullanıyordu. Dostları ise geleceğini haber vermiyor, sürekli açık olan bahçe kapısından içeri giriyordu.

'MERHABA AHALİ,' YETERLİ
Maçın ilk yarısı oynanırken de konuklar gelmeye devam ediyordu. Hıncal Ağabey dostlarının rahat olmasından o kadar memnundu ki, geldiğinde herkese tek tek selam veren konuklarına kızıyordu: "Hadi bırakın formaliteyi, burada böyle şey olmaz. 'Merhaba ahali,' dersiniz olur biter." 15. dakikada Yıldırım Benayyat; yani tanınan ismiyle Yıldo, ekibe katıldı. 'HU (Hıncal Uluç) Tarikatı' yavaş yavaş toplanıyordu... Maç sırasında yorumlar yapılıyor, Galatasaray pozisyona girdikçe heyecan artıyordu. Kaçan her golde ayrı bir heyecan yaşanıyordu. Ekibin Fenerbahçelisi Muzaffer Yıldırım, tek silahşör olarak Galatasaraylılara karşı mücadele ediyordu. Yıldırım'ın, "Avrupa maçları dışında Galatasaray'ın karşısındaki her takımı tutarım," sözü üzerine, Hıncal Ağabey imalı bir şekilde, "Sen meraklısın zaten takım tutmaya," cevabını veriyordu. Bunun yanı sıra 10 dakikada bir ikram yapılıyor, servisler elden ele dolaşıyordu. Herkes evindeki gibi rahattı... Konukların çoğu Galatasaraylı olduğu için pozisyonlarda görüş birliğine varılıyor, anlaşmazlık sadece Muzaffer Yıldırım ile yaşanıyordu. Ama devrenin sonu yaklaştığında Yıldo, Galatasaray'ı bırakacağını ve Fenerbahçeli olacağını söyledi. Bu sırada Galatasaraylılığıyla bilinen, fakat iki hafta önce köşesinde Fenerbahçeli olduğunu açıklayan Akşam gazetesi yazarı Serdar Turgut'un da adı geçti. Hıncal Ağabey, Yıldo'ya "Sen de bırak. Zaten Serdar Turgut da bıraktığını açıkladı," diyerek şakayla karışık takılıyordu. İlk yarı 0-0 sonuçlanmıştı. Maçın ikinci yarısıyla birlikte çay servisi başladı. Ama maçın esas karesi 50. dakikada patlayan flaş ile ortaya çıktı. Beklenen gol gelmişti. Herkes ayağa fırladı. Ancak sık sık fanatik olmakla itham edilen Hıncal Ağabey gole herhangi bir tepki vermedi. Hatta Galatasaray'ın öne geçmesine karşın, sanki heyecanını yitirmiş gibiydi. Maç boyunca futbolcuları eleştirdi; oyundan memnun değildi. Hıncal Ağabey, hakemin oyunu devam ettirdiği bir pozisyonda, "Güreşte bile faul bu hareket. Adam geçen kendini yerde buluyor," diyerek tepkisini ortaya koyuyordu. Hakemin çok gergin olduğunu ise "Adam dövecek gibi bakıyor," cümlesiyle anlatıyordu. Kimse hakemin yönetiminden memnun değildi. 55. dakikada gelen gol ise Galatasaraylılarda soğuk duş etkisi yarattı. Fakat yardımcı hakemin kaldırdığı ofsayt bayrağı herkesin rahat bir nefes almasını sağladı.

MAÇA GİTMEYE GEREK YOK
Bu sırada Ünal Özüak, alt kattaki misafir odasına geçerek Galatasaray'ın basketbol maçını izlemeye devam etti. Yıldo gecenin en renkli simasıydı. Genel bir sohbette, "Galatasaray maçlarını, Galatasaraylı spiker anlatsın," sözleri duyuldu. Yıldo bunun üzerine, "Maçları ben Ali Kocatepe ile birlikte anlatayım," dedi. Kocatepe, "Sen Ümit Aktan ile birlikte yap bu işi, YouTube'da rekor kırarsınız," diye cevabını verdi. Maç devam ederken sohbet kesilmiyordu. Ama Galatasaray'ın ikinci golü bulamaması ortamı geriyordu. Trabzonspor vasattı ama Galatasaray da ilk yarıya göre daha tutuktu. Maçın sonu yaklaştığında Muzaffer Yıldırım da ümidini kesmişti. Galatasaray'ın oyuncu değişikliklerini eleştiren Hıncal Ağabey, altı dakikalık uzatmaya da tepki gösterdi. Ve maç 1-0 Galatasaray'ın üstünlüğüyle sona erdi. Çalınan düdükle birlikte herkes Muzaffer Yıldırım'a takılıyordu: "Bir sonraki Fenerbahçe maçında bu maçın intikamı alınacaktır!" Artık basket maçına dönülmüş, heyecan yeniden branş değiştirmişti. Fakat Galatasaray basketbolda mağlup olmuştu. Maç bitiminde televizyon kapandı. Sohbetin başlamasıyla Hıncal Ağabey'in dostlarına, onunla maç izlemenin nasıl bir şey olduğunu sorduğumuzda şu cevabı aldık: "Onunla bir maç, ömre bedel!" Hatta Yıldo, "Maça gitmiyoruz. Çünkü böyle bir ortamı hiçbir yerde bulamayız. Kısacası dünyanın en keyifli dakikaları burada yaşanıyor," diyordu. Bir süre sonra konuklar yavaş yavaş ayrılmaya başladı. Futbolculuk hayatında bir zamanlar Galatasaray formasını da giymiş olan Yıldo, futboldaki günlerini anlattı. Eski dönemlerden konu açıldığında ise akıllara gelen 'Taçsız Kral Metin Oktay'dı. Sohbet sırasında şimdiki santrforlar tartışılıyordu. Usta gazeteci, Türkiye'de santrfor çalıştırılmadığını söylüyor, eskilerden Prekazi ve Tanju'yu örnek gösteriyordu. Konuklar gittiğinde Hıncal Ağabey ve kardeşi Serpil Hanım ile kısa bir sohbet fırsatı bulduk. Serpil Hanım maç günlerinin çok keyifli olduğunu düşünüyordu. Fakat Hıncal Ağabey son cümlesinde her şeyi anlattı: "Maç günlerinde bir kadının bu ortamda bulunması yasaktır. Buraya giremezler. Ama kendisi Ankara'dan geldi."
Haberin fotoğrafları