Röportaj ustası Atilla Dorsay'ın unutulmayanları

Türkiye'nin en üretken ve deneyimli film eleştirmenlerinden Atilla Dorsay'ın, 1970'lı yılların başlarından günümüze dek yaptığı söyleşiler, Sinema... ve Unutulmayanlar başlığıyla kitaplaştı. Remzi Kitabevi'nden çıkan kitapta, Atilla Dorsay'ın aralarında Alfred Hitchcock, Akira Kurosawa, Bernardo Bertolucci, Nagia Oshima ve Robert Wise'ın da bulunduğu, sinema tarihinin en önemli ve usta yönetmenleriyle yaptığı söyleşilere yer verilmiş. Dorsay, söyleşileri kitapta yeniden yayımlarken bir yandan da bugünden geçmişe, o röportajı yaparkenki ruh halini de bakıyor. Atilla Dorsay, 1972 yılında Alfred Hitchcock'la görüşmesinin hikayesini şöyle aktarmış: "Dünyanın en popüler, en sevilen yönetmeniydi... O, yönetmenin değil yıldızların idolleştiği, herkesin filmleri yaratanları değil perdede gözükenleri ezbere bildiği bir çağda, adı her zaman oyuncuların önünde gelmiş ve filmleri için kendi başına bir güvence oluşturmuş tek yönetmendi. Alfred Hitchcock'tu... Yıl benim için unutulmaz 1972 yılıydı. Hitchcock, Frenzy (Cinnet) filmini sunmak üzere Cannes'a gelmişti... Ünlü Carlton Hotel'de bir süitte kalıyor, basın karşısına çıkmayı arzu etmiyordu. O artık 73 yaşında, yaşlı, yorgun bir adamdı. Onu görmek ve konuşmak için çıldırıyordum. Ama odasına birkaç kez telefon ettiğim halde telefona çıkmıyor, basın ateşesini aramam söyleniyordu. Sonunda daire numarasını öğrenip kapısını çaldım. Karşıma bayan Hitchcock çıktı. Ona Türk olduğumu, kocasına hayranlığımı filan söyledim. İzin istedi, eşiyle konuştu. Üç saat sonra randevumuz hazırdı. Bayan Hitchcock bizer votka getirdi. Ben votkama portakal suyu isteyince, Hitchcock kalın kaşlarını kaldırdı ve 'Ama, votkaya portakal suyu koymak bir cinayettir. Böyle içmeye çalışın,' dedi. Bu öğüdü o gün bugündür hala tutmaya çalışıyorum..."

NEDEN MANŞET OLMUYOR!
Kitapta Pazar SABAH'da çıkan söyleşiler de bir kez daha okurların ilgisine sunulmuş. Ünlü eleştirmen, kitabın önsözünde söyleşilerinin gazete manşetlerinde yer bulamamasından da yakınıyor ve şöyle diyor: "Birkaç yıl önce Berlin Festivali'nde Robin Williams'la bir junket'te buluşup konuşuyorum. Ama en çok ben soru sorunca bir samimiyet doğuyor, ondan yararlanarak başbaşa resim de çektirebiliyorum... Ama bunu başsayfadan filan duyurmuyorlar. Genel yayın müdürümüz Ergun Babahan'a biraz sitem eder gibi oluyorum, bana en ciddi tavrıyla yanıt veriyor: 'Yok, biz başsayfaya öyle şey koymayız!'... Ancak hakşinas olmak için, Ergun Bey'in bu tavrının son dönemde değiştiğini ve kitaba son dakikada dahil olan Juliette Binoche söyleşisinin gazetenin başsayfasından, üstelik manşet-üstü olarak duyruduğunu da eklemeliyim..." Dorsay'ın büyük Japon sinemacı Akira Kurosawa'yla yaptığı söyleşideki şu sözler ise çevre sorunlarının dünya gündemine yerleştiği bugünlerde daha da anlamlı: "İnsanlar doğanın parçası olduklarını unutmuşa benziyorlar ve onu vahşi biçimde yok ediyorlar. Çevre sorunları bugün yaşamsal düzeyde. Özellikle Japonya, böyle giderse 20 yıl sonra yaşanmaz hale gelecek." Spagetti-western türünün babası Sergio Leone, '68 kuşağının simge yönetmeni Bernardo Bertolucci, Amadeus'un Salieri'si Murray Abraham'ın yanı sıra kitapta genç kuşaklardan Türk ve yabancı oyuncu ve yönetmenler, Liv Tyler, Reha Erdem ve Anne Heche gibi isimlerle söyleşiler de bulunuyor. Sinema... ve Unutulmayanlar, içerdiği yazıların gerçekten de 'röpörtaj' tekniğiyle, yani soru-cevap şeklinde değil, izlenimlerle bütünleştirilerek yazılmasıyla ilginç olduğu kadar, Dorsay'ın üslubunun yıllar içinde nasıl değiştiğini (veya değişmediğini) gözlemlemek için de ilginç. Sinema yazarlığında 40 yılı devirmiş Atilla Dorsay'ın hatıralarını yazacağı yeni kitap projesi da merakla bekleniyor.