kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Nisan 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Umut Oran 92'de Domino Tekstil'i kurdu. Şirket Bolu'da 'Anadolu'da istihdam yaratma' amacıyla 600 çalışanlı fabrika kurdu. 1993'te Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'ne (TGSD) üye oldu, 2002'de derneğin başkanı oldu. 2005'e kadar da bu görevi sürdürdü. 2006'da Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclis Başkanlığı yaptı. Anadolu'da yatırımı ve istihdamı teşvik projeleriyle pek çok ödül aldı.

Benimki sivil bir müdahale!

ŞİRİN SEVER
Kurultaya bir ay kala Deniz Baykal'ın karşısına çıkan Oran: "Türkiye hızla uçuruma sürükleniyor, muhalefet bu gidişe refleks gösteremediği için yargı gösteriyor. Ben bu olanlara seyirci kalmak istemedim, oyuncu olmaya karar verdim. Benim hareketim bir çığlıktır, bir iddiadır, sivil bir müdahaledir"..
- Erdoğan, CHP için "Başında Baykal gibi birinin olması çok yararlı," dedi. Ne diyorsunuz?
- (Gülüyor) Her ne kadar resmi anlamda siyaset alanına yeni giriyorsam da yaklaşık 15 yıldır siyasetin içindeyim. Bugün alan değiştiriyor olmam bir anlamda refleks, bir tepki...

- Siyasete girmek refleksle açıklanabilir mi?
- Siyasetin görevi sorunlara çözüm üretmek. Bugün ne iktidar, ne muhalefet çözüm üretmiyor. Şu gerçeği kabul etmemiz lazım; AKP 2002'den itibaren ekonomik, sosyal, siyasi olarak çok büyük yanlışlıklar yaptı. Ekonomide başarılı görünen rakamlar hiç de başarılı değil. Ekonomiyi bırak; trafik, kapkaç, göç, güvenlik...

- Bu sorunlar hep vardı! Neden şimdi, kurultaya bir ay kala soyundunuz bu işe onu merak ediyorum?
- Bakın 15 yıldır hem dünyayı hem dünyadaki politikaları izliyorum, birçok müzakerede resmi delegasyon içinde yer aldım, Türkiye'yi de çok iyi tanıyorum. Her yıl ortalama 40 ile gidiyorum, konuşma yapıyorum, ekonomik ve bölgesel kalkınmayla ilgili çalışmalar yapıyorum. Türkiye'de makro veriler hiç bu kadar kötü olmadı ama hiçbir dönem bu kadar 'Başarılıyız,' denilmedi, bu kadar tozpembe gösterilmedi.

- Sebep de güçlü bir muhalefetin olmaması mı?
- Evet, kolay bir siyaset var. AKP'nin inanç üzerinden bir siyaset anlayışı var. Buna karşılık CHP ve MHP de bazı milli değerler üzerinden siyaset yapıyor. MHP'yi anlayabiliyoruz, bir ideolojisi var ama CHP Türkiye'nin en köklü partisi. Sosyal demokrat bir geleneği ortaya koyamıyor, muhalefet yapamıyor. Gündem yaratamıyor, gündemi sadece takip ediyor!

- CHP'nin ve Baykal'ın pek çok konuda tavrı aynıydı, muhalefet etme biçimi pasifti. Şimdi neden itiraz ediyorsunuz buna, ne değişti?
- Şöyle söyleyeyim, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanlığı'nı bıraktığım tarihten itibaren aktif siyaset yapmamla ilgili pek çok partiden teklif geldi. Bense sosyal demokrat bir yapıdan geliyorum...

- Özet olarak size talep arttı, öyle mi?
- Talep arttı çünkü muhalefet yapıyordum. 2002-2004 arası hükümete birtakım projeler takdim ettim, teşvik politikası benimdi mesela. 2004'ten sonra baktım ki hükümet söylemden eyleme geçemiyor, muhalefet yapmaya başladım ben de. Bu şekilde davranmam da tabanda büyük takdirle karşılandı. CHP'nin duayenleri, rahmetli Erdal İnönü, Altan Öymen gibi isimler de lider boşluğunu dolduracağımı düşündüler. Ancak geçen üç senede siyasette böyle bir alan görmedim. Yani siyasette bir vitrin süsü olmak istemedim.

- Şimdi vitrin süsü olmayacağınız kanısına nereden vardınız?
- Ben liderlik için varım. Herhangi bir siyasi partide siyaset yapmaya değil, CHP'yi yönetmeye talibim.

- Bu kolay mı zannediyorsunuz? Mustafa Sarıgül, Altan Öymen, Hikmet Çetin de denedi ama olmadı. Siz nasıl yapacaksınız?
- Benim hareketim bir çığlıktır, bir iddiadır, bir sivil müdahaledir...

- Neye müdahale?
- Siyasete müdahale. Bakın önce Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı süreci ülkeyi meşgul etti, sonra hükümet bir anayasada diretti öncelikli mi değil mi tartmadan, test etmeden. İçinden çıka çıka bir türban çıktı. AKP'nin kapatılma süreci başladı. Gerekçesi ne olursa olsun Türkiye'ye mal olmuş bazı isimler gece yarısı yaka paça alınıp götürüldü. AKP'nin sistemle sorunu var ama CHP de demokrasiyi çalıştırmak adına müdahalede bulunamıyor. Bu noktada da yargı bir reflekste bulundu; yüzde 47'yle gelmiş bir partiyi kapatmaya çalışıyor. Bu süreçler Türkiye'yi uçuruma sürüklüyor. Sivil toplum örgütlerinde 15 yıl çalışan, ülkedeki birçok sorunu yakından takip eden ve çözüm üretmeye çalışan biri olarak şunu gördüm; seyirci olamıyorsunuz, oyuna girmeniz gerekiyor.

- Oyuna direkt parti liderliğinden girmek hayalperestlik değil mi peki?
- Şöyle söyleyeyim, 20 yıllık iş hayatım var, bu 20 yıllık iş hayatımı sıfırdan kurdum, asgari ücretle işe başladım, bugün aşağı yukarı 600 çalışanım var, dünyanın birçok ülkesine, birçok markasına iş ortaklığı yapıyorum ve bir ürün üretiyorum. Sıfırdan bir hayal