Heath Ledger, Bob Dylan'ın hayatını anlatan I'm Not There'de rol aldı.
İdolüyle kader ortağı oldu
Heath Ledger'ın ölmeden birkaç ay önce hem yönetip hem de rol aldığı bir müzik videosu, zamansız ölümündeki soru işaretlerine yenilerini ekledi. Avustralyalı aktör bu çalışmada, 1974'te 26 yaşındayken, kendisi gibi aşırı dozda antidepresan zehirlenmesinden ölen İngiliz folk rock efsanesi Nick Drake'in son günlerinde yazdığı en hüzünlü şarkılarından Black Eyed Dog'u canlandırıyor. Üstelik klip ürkütücü ve üzücü bir sahneyle, Ledger'ın küvette boğularak ölmesiyle son buluyor. Heath Ledger'ın Nick Drake'e saplantı derecesinde hayran olduğu daha önceden biliniyordu. 2007'de Venedik Film Festivali'nde yaptığı bir toplantıda bu konuya değinmiş, hatta Nick Drake hakkında, biraz durakladıktan sonra "İntihar etti," ifadesini kullanmıştı. Evet, polis kayıtlarına göre Nick Drake'in ölümü bir intihardı. Ancak buna dayanak olarak gösterilen tek şey, yatağının başucunda Albert Camus'nün Sisifos Söyleni (Mythe de Sysphe) adlı ünlü deneme kitabının bulunmuş olmasıydı. Oysa Camus, yaşam ve intiharı sorgulayarak 'uyumsuz'u (absurd) anlattığı bu eserinde "Tepelere doğru tek başına didinmek bile bir insanın yüreğini doldurmaya yeter," yargısına vararak, intiharı haksız çıkarır. Ayrıca ailesi ve arkadaşları, ciddi psikolojik problemler yaşadığı için düzenli olarak ilaç kullanan Nick Drake'in böyle bir niyeti olduğunu hiçbir zaman kabullenmedi. Tıpkı Heath Ledger'ın ölümünden sonra ailesinin yaptığı gibi... Ledger'ın trajik ölümüyle tekrar gündeme gelen Nick Drake'in yeteneği yaşarken ilgi görmedi. Öldükten sonra ise kült bir figür olarak kabul edildi. Britanya'da yetişen en yetenekli bestecilerden biri olan Nick Drake, sakin, utangaç ve karamsar şarkılarında, Amerikan folk ve blues geleneğinin akustik gitar tekniklerini kullanarak büyüleyici tınılar yarattı. Ve aslına bakarsanız piyasa başarısızlığını hazırlayan da bu komplike yaklaşımı oldu. Şöyle ki; bestelerini icra edebilmek için gitarının akordunu sık sık değiştirmesi gerekiyordu. 1969'de yayınlanan ilk albümü Five Leaves Left'ten sonra kendisine Britanya'da bazı kampus ve kulüplerden oluşan bir turne programı hazırlandı.
FAZLA UTANGAÇTI
Ancak konserlere başladığında gitarının akordunu sık sık değiştirmek için izleyiciyi susturamayacak kadar utangaç olduğu ortaya çıktı. Sonuçta o turneyi yarıda bıraktı ve bir daha hiç konser vermedi. Fairport Convention grubunun basçısı tarafından keşfedilip plak şirketine şiddetle tavsiye edilmese Nick Drake'in bugüne kadar ulaşacak kayıtlar yapacağı da şüpheliydi. 1970'te piyasaya çıkan ikinci albümü Bryter Layter'da da kendisine ilk albümdeki gibi Fairport Convention ve The Velvet Underground'dan John Cale eşlik etti. Drake bu kayıtlar sırasında, stüdyoda bile insanların bakışlarından kaçmak için duvara bakarak çalıyordu. 1972'de geçirdiği ciddi psikolojik çöküntü esnasında, son albümü Pink Moon'u iki gece yarısı ikişer saatte çalarak kaydetti. Bu albüm, sadece kaydı yapan bir ses teknisyeninin eşliğinde hazırlandı. Albümün kayıtları bir hafta Island Records'un masasında kimse fark etmeden durdu. Drake zaman geçtikçe psikolojik olarak daha kötüleşmeye başladı. Sadece çok yakın arkadaşları ile bağlantısını sürdürüyordu. Kendine, fiziğine iyi bakmıyordu, defalarca hastaneye kaldırıldı. 1974'te yeniden parça yapmaya başladı fakat 25 Kasım'da hayatını kaybetti. Yaşarken çocukluğu haricinde hiçbir kameranın yakalayamadığı Nick Drake'den geriye, zamanı ve her şeyi unutturan duru müziği ve birkaç fotoğrafı kaldı. Kim bilir ve artık ne önemi var: Muhtemelen Heath Ledger'ın amacı, Nick Drake'e bir imaj kazandırmaktı.
Yayın tarihi: 12 Nisan 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/12/ct/haber,747FB4529410494C85A6E690F1D2212D.html
Tüm hakları saklıdır.