Toptan-Erdoğan görüşmesinin perde arkası

Hep yazarız, Köksal Toptan "ağırbaşlı, saygın bir devlet adamıdır."
Sadece "ne söyleyeceğine" değil, "neyi söylemeyeceğine de" dikkat eder.
"Bu girişten sonra" soru:
- Dün TBMM Başkanı Köksal Toptan ile Başbakan Erdoğan ne konuştular?

Çin devleti "aylar önce" Köksal beyi Çin'e davet etmişti.
Davet kabul edilmiş ve "ziyaret tarihi" kesinleşmişti.
"Programa göre" Toptan'ın bu akşam, İstanbul'dan, "Pekin uçağına" binmesi gerekiyor.

Ama "son günlerde ortalık toz duman."
"Yaşanan bu gelişmeler üzerine" Toptan ne yapmalı?
Çin'in çok önem verdiği bu "devlet ziyaretini" iptal mi etmeli?
Yoksa "gitmeli mi?"

Köksal bey "gidiyorum" dese, sağda solda, siyasetin şurasında burasında "kazan kaynatma meraklıları" başlayacaklar fısıldaşmaya:
- Bu ortamda gidilir mi?

Köksal bey "önemli ziyareti" son dakikada iptal edip, "gitmiyorum" dese ve Ankara'yı "birkaç günlüğüne de olsa" terk etmese...
"Kazancılar tayfası" yine başlayacak:
- Neden iptal etti?.. Etmemeliydi... Gitmeliydi.
- Gitmedi, burada bir beklentisi mi var?
- Lidere yarın yasak gelirse...
- Onun yerine oturma hesabı mı yapıyor?

Köksal Toptan "tarafsız Meclis Başkanı."
Üyesi olduğu partinin genel başkanına, ülkenin başbakanına "saygılı."
"Parti siyasetinin" üstünde.
Ve "partilere eşit mesafede."

"Görüşme" TBMM'de oldu.
Başbakan, Cuma namazı öncesi Köksal beye gitti.
Ama, dün sabah, "görüşme talebi" Köksal beyden geldi.
TBMM Başkanı, Başbakan ile "ortamı" konuştu.
Bu ortamda "Pekin ziyaretini... Gidip gitmemeyi... TürkiyeÇin ilişkilerini."
Ve hazır Başbakan'la bir araya gelmişken, "yeni döndüğü Suudi Arabistan ile ilgili izlenimlerini."
Sonra da vedalaştılar.
Köksal bey:
- Çin'den bir isteğiniz var mı?
- Güle güle gidin hayırlısıyla gelin... Türk devleti ve milletinin iyi niyetini, dostluğunu, sevgisini, selamını söyleyin.