Beyoğlu Belediyesi'nin katkılarıyla ilki yapılan 'Yeşilçam Ödülleri' önceki gece dağıtıldı. Daha önce çok eleştiri alan Altın Portakal, SİYAD gibi ödüllere bakınca; bu kez 'kimseyi üzmeyelim', 'daha adil olalım', 'herkes sevinsin' tadında verilmiş ödüller gibi geldi bana... Ne güzel, herkes sevinsin tabii! "Niye herkese ödül verdiniz?" diyecek halimiz yok elbette... Benim merak ettiğim şu: Bu kadar ödül dağıtınca kim 'en iyi' oluyor? Ayrıca bu kadar ödülü kaldıracak bir sinema sektörümüz var mı? GÜNAYDIN'a da geçenlerde manşet yaptık; "Telaş etmeyin, herkese yetecek kadar ödül var" diye... Buyurunuz sayalım... Altın Portakal, SİYAD, Altın Koza, Ankara Film Festivali, İstanbul Film Festivali (nisanda yapılacak), Yeşilçam Ödülleri... Film sayısı belli, oyuncu sayısı belli. Aynı filmler, aynı isimler her festivalde aday oluyor. Birinde ödül almayan diğerinde alıyor, böyle olunca da kafalar karışıyor: Kriter ne? İşte Yeşilçam Ödülleri... Geçen sene çok beğenilen ama diğer yarışmalardan ödül alamayan Mutluluk mesela, 'En İyi Film' ödülüne kavuştu sonunda. Yine hak ettiği ilgiyi göremeyen Fatih Akın'ın filmi Yaşamın Kıyısında 'En İyi Yönetmen' dahil dört ödül birden aldı. Kabadayı da 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülü ile taçlandırıldı. (Şener Şen'e saygımız sonsuz ama o filmde Kenan İmirzalıoğlu kendini aşmıştı diye düşünüyorum hâlâ, o ayrı!) Hatta ilk filmiyle iyi gişe yapan ama önyargılar yüzünden ödüle kavuşamayan Mahsun Kırmızıgül de şarkı yarışmalarında olduğu gibi 'en iyi çıkış yapan' tadında bir 'İlk Film' ödülü aldı ki, sırtı yere gelmez artık! Sonuç olarak, ben ne anladım bu ödüllerden? Elbette ödül vermek de almak da güzel şey; motive eder insanı, değer gördüğünü bilir ama önemli olan bizim, yani izleyicinin beğenisi değil midir? İzlerken o filmin içinde kaybolmanız, o oyuncuyu pür dikkat takip etmeniz, alkışlamanız yeterli ödül değil midir? Gerisini boşverin o zaman...
Yayın tarihi: 26 Mart 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/26/gny/sever.html
Tüm hakları saklıdır.