Elektrikler kesilince...

Yunan işçi ve memurlar el ele vermiş; hayatı felce uğratıyorlar... İyi de yapıyorlar çünkü böyle bir hakları var. Hükümetin sosyal güvenlik sisteminde yapmak istediği yasa değişikliklerinin kendi yasal haklarını, emeklilik yaşı ve maaşlarını olumsuz yönde etkilediğine inanıyor ve tüm kuvvetleriyle direniyorlar. Kent merkezlerinde düzenledikleri protesto yürüyüşlerinde; yasa tasarısının görüşüldüğü parlamento binasını sembolik olarak kuşatan eylemlerinde "Bu yasaya geçit yok," diye bağırıyorlar. Bir yandan bağırırken, diğer yandan kendilerine hak veren sade vatandaşları da inim inim inletiyorlar. Belediye işçileri de greve katıldığı için cadde ve sokaklarda dağ gibi biriken çöp bidonlarından saçılan kokular, evlerin pencerelerinden salonlara ve oradan da yatak odalarına kadar uzanıyor. Fareler çöplerin etrafında cirit atıyor; başı boş köpekler her gün çöp bidonlarındaki artık yemekleri kapışarak yiyecek şölenleri düzenliyor.

NİNELER ANLATIYOR...
Ama elektrik kesintileri bir başka alem. İstanbul ahalisinin alışık olduğu elektrik kesintileri buna hiç alışık olmayan Atina ahalisinin başına adeta bir balyoz gibi iniyor her gün. Yunan Elektrik Kurumu (DEI) çalışanları sendikasının uzatmalı grevleri, hükümet partisinin elemanları olan DEI yöneticilerinin elektrik tasarrufu yapmak ve tüm ülkeyi karanlığa boğmamak amacıyla aşamalı olarak her kentin her bir semtinde rotasyon usulü elektrikleri kesmeye başladı. Bu gibi 'sürprizlere' alışık olmayan Atinalılar, aynı hiç alışık olmadıkları yoğun kar yağışlarında araba lastiklerine takmaya çalıştıkları ancak bir türlü beceremedikleri kar zincirleri gibi, elektrik kesintileri karşısında da ne yapacaklarını bilemiyorlar. Örneğin tam yemek vaktinde, çalışma saatinde, banyo yaparken, elektrikli garaj kapısını açarken, televizyon seyrederken ya da bilgisayarda çalışırken elektrikler kesildiğinde, Atinalılar tam anlamıyla kaderlerine teslim oluyorlar çünkü sadece romantik atmosfer yaratmak için evlerinde bulundurdukları mumları nereye koyduklarını bulamıyorlar. Bulsalar bile mumları yakacak kibriti, çakmağı bulamıyorlar. Atinalıların sadece nineleri ve dedeleri hatırlıyor elektrik kesintilerini ve başlıyorlar anlatmaya, "Biz II. Dünya Savaşı'ndayken..." diye...

MEMURLAR ALDIRMIYOR
Grev dalgalarına; uzatmalı eylemlere alışık olan Atinalılar, elektrik kesintileri karşısında grev eylemlerine karşı duydukları sempatilerini "Grev dediysek, bu kadarını da demedik," diyerek yavaş yavaş yitirmeye başlıyor. Bu nedenle Atina başsavcılığı elektrik kesintilerine yol açtıkları gerekçesiyle greve katılan elektrik kurumu memurları sendikasına karşı dava açmaya hazırlanıyor. Ama savcılığın bu girişimine aldıran memur da pek yok..