Reyting işe yaramıyor!

Ya indirin! Ya değiştirin! Bu ülkeyi oyalamayın! "Parti kapatmak işi zorlaştırır," diye lafı ağzınızda geveleyip durmayın!
Türkiye'nin iç siyasetine de burnunuzu sokmayın! İşinize bakın olur mu?
Bir türlü not indirmeye kıyamadığınız bankalar bir bir batıyor, önce hesabını verin!
Sonra 'Türkiye' diye konuşun.
Öyle ya, sizin işiniz riski önceden fiyatlamak değil mi?
Neden bekliyorsunuz? Dünyanın yeni düzenine göre ülkeleri ve bankaları fiyatlamada niye zorluk çekiyorsunuz? Çifte standartı bir yana bırakın, ayıp oluyor.
Sahi, "Bu küresel krizde meşhur reyting kuruluşları olarak neredesiniz?"
Sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Küresel fırtınanın göbeğinde ortalıkta görünmüyorsunuz. Ama iş Türkiye olunca, 'aslan terbiyecisi' gibi ortalığa yayılıyorsunuz.
Wall Street yanıyor...
Dev yatırım fonları ve bankaları iflas bayrağını çekiyor. İki önemli reyting şirketi, Moody's ve S&P susuyor.
Sorarım size, bu tavırlarıyla reyting kuruluşları, Wall Street'te güven kaybı sürerken iki misli güven kaybetmiyor mu?
Üstelik bu iki şirket, ekonomik açıdan palazlanmaya çalışan çoğu ülkenin canına okuyor. Taraftar tutar gibi ülke kolluyor.
Türkiye, bu iki şirketin cephesinden hâlâ riskli ülke. Türkiye'ye verdikleri not spekülatif, yani Türkiye yatırım yapmakta 'riskli ülke.' Notumuz, bir türlü 'yatırım yapılabilir' ülke görünümüne çevrilmiyor.
Olacak iş mi?
Kabul edelim ki, artık Türkiye'nin değil reyting şirketlerinin kafası çok karışık.
Nedenini açıklayalım.
Türkiye'nin cari açığı 38 milyar dolar. Türkiye, başka ülkelerin tasarrufunu tüketiyor, cari açık riski yüksek. Bu anlaşılır bir durum. Ama bize övgüler düzen ve bol bol para getiren yine yabancılar.
Öyle ya, reyting yoksa paranın da gelmemesi lazım!
Ama para geliyor...
Demek ki, ortada bir yanlışlık var.
Birileri yanlış hesap yapıyor. Gerçek başka; 'reyting şirketleri' bunu göremiyor. Açık açık söylüyorum. Reyting şirketleri artık işe yaramıyor. Doğru iş, doğru değerlendirmeyi zorunlu kılıyor.