kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Mart 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Marttan marta demokrasi

Perşembe yazısı, 37 yıl önce Meclis'i teslim alan askeri darbe ile darbeye ruhunu teslim eden, darbecileşen Meclis'ten bugüne, "marttan marta demokrasi kültürü" üstüneydi.
Al sana Mart!
Al sana demokrasi!
13 Mart: Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı'nın görüştüğü ve TBMM'de yer alan bir partinin (DTP) görüşme talebi Başbakan tarafından reddedildi. O parti zaten kapatma davasına muhataptı.
14 Mart öğleden önce: Onbinlerce işçi, memur, kamu çalışanı işi bırakıp sokaklara dökülerek hükümeti uyardı. "Demokrat" işverenlerin "kanunsuz" dediği "demokratik tepki" ye "demokrat" Başbakan da "kanunsuz" dedi, yetmedi "Yasadışı bırakma zulümdür, kendi insanlarına zulmediyorlar. Demokratik hukuk devletinde bu hareketin manası var mı" dedi.
14 Mart öğleden sonra: Yargıtay Başsavcısı, milyonlarca seçmenin, yüzde 47'nin oyuyla gelmiş, iki dönem iktidarda bir partiye kapatma davası açtı. "Hukuk devleti, hukuk, kanun, yasa"... ne diyorsanız, işte o!
Çalışanların tepkisini kanunsuzlukla suçlarken kendi de kanunsuzlukla suçlanan bir iktidar!
"Siyaset"i, binlerce insana karşı "yargı" haline getirdiği günün akşamüstü, "yargı" kendisine karşı "siyaset" haline gelmiş iktidar.
Başka bir partiyi kanunsuz bulurken kendisi de kanunsuz bulunan bir iktidar!
Milyonlarca insanın haklarını yutabilen, katilleri yakalayamayan ama partileri kapatan demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti!
Milyonlarca oyu silebilen ama 11 hakimin oyuna bağlı demokrasi kaderi.
Aynı kanunlarla, aralarında anlaşamadan, oylar 7'ye 4 çıkarsa "Türkiye genelinde var olabilen tek parti"yi kapatacak, 6'ya 5 çıkarsa kapatmayacak hukuk felsefesi.
Borsa zarar görmesin diye çırpınan iktidar ile Borsa zarar görmesin diye kapatma davasını cuma akşamı açan yargı!
İki fay hattında, "irtica ve bölünme" diye iki büyük korkuya karşı, düşünceyi, siyaseti, insanları temsil edebilen iki parti birden sanık!
En sorunlu, hani "birlik, beraberlik, bölünmezlik, bütünlük" le anılan kocaman bölgede, oyların yüzde 80'ini almış iki parti birden sanık!
Güneydoğu'ya, AKP ile DTP'nin oyların yüzde 75'ine ulaştığı kocaman Doğu Anadolu'yu da ekleyin.
İki bölgeyi de kapatın!
Türkiye'nin yarısından fazlasıdır; kapansın!
Batı ile Doğu'yu, Hıristiyan dünyası ile İslam dünyasını, şaşırmakta, tepkide birleştirmek gibi bir başarı!
Ama sorun biraz da şu:
Demokrasiyi, demokratikleşmeyi, hakkı, hukuku, kanunların adaletsizliğini, başka mağduriyetleri, endişeleri ciddiye almadığınızda...
Onlar sizi ciddiye ve cendereye alıyor.
AKP'nin "yarı demokratlık"ı, "ekmek arası az demokrasi" ile kifayeti, ne kendisine ne muhalefete verilen muhtıralara harbiden demokratik tavır alamayışı, üçyüzbirli, başka parti kapatmalı, yüzbinlerce çalışanı azarlamalı, milyonlarca hakkı gasp etmeli "demokrasi ve hukuk" zihniyeti, değiştirmediği kanunlarla ona da bindiriyor.
Kimimiz açısından durum şu:
Ne Başbakan'ın, toplumsal tepki, hak ve eylemleri kanunsuzlukla suçlamamayı öğrenmesini, ne fazla iktidarcı medyanın "demokrasi" derken, o eylemleri minicik haber halinde Başbakan'ın altında ezmemeyi bellemesini bekleyeceğiz.
Bu hukuk kanuni olabilir ama demokratik değil, halkçı değil, halktan değil.
Başta CHP, "odakla işbirliği yapmış" MHP siyasi tavır alabilmeli.
28
Şubat'taki gibi, iktidara demokratik tepki ile iktidara anti-demokratik darbe, kitlesel uyarı ile sinsi tezgah birbirine karıştırılmamalı; hak mücadeleleri haksızlığa, aydınlık talepleri karanlıklara meze yaptırılmamalı.
Seçilmiş diktaya da, seçilmişe ve seçene karşı diktaya da hayır!
Hakka,
hukuka darbeye de, hukuk darbesine, haksız kanuna da hayır!
Demokrasinin bir iyi tarafı hep şudur: Sabah size kanunsuz diyen iktidar dahi, tepki karşısında, kanunu gözden geçirmeyi düşünür.
Haklar ezilmesin, insanlar silinmesin; kanunlar değişsin!