"Yüce Tanrım,
Sana şükürler olsun.. Beni böyle sıradan zevkli, ortalama bir insan olarak yarattığın ve güzel olan şeyleri insanlarımla paylaşıp, tat almamı sağladığın için.."
Böyle dua ediyordum, Perşembe gecesi İş Sanat Kültür Merkezinden, mest olmuş ayrılırken..
Mustafa Sağyaşar unutulmaz bir gece yaşatmıştı bize, Türk musikisinin tüm güzellikleri, duygusallıkları, coşkusu, keyfiyle..
İki gece önce gene ayni salondaydım.. İstanbul Senfoni eşliğinde
İvan Rudin'in sihirli parmaklarından Rachmaninof'un piyano konçertosunu dinliyordum bu defa.. Gene rüyada.. Gene mest..
Tabii, yeri geldi. Hep geliyor..Bir teşekkürüm de İş Sanat'a..
Bu salon sanata açık hep.. Kültüre açık.. Başka yerlerde artık bulma şansınızın çok zor olduğu güzelliklere açık..
Atatürk'ün, Cumhuriyetle özdeşleşmiş bankasına layık bir kültür ve sanat ortamı var orda..
Atatürk orda.. Onun kurduğu Cumhuriyet orda.. Batılı.. Ama Türk!.. Hissediyorsunuz..
Teşekkürler..
Müthişti gene Mustafa Sağyaşar!..
76 yaşında, 1 saat 50 dakika ara vermeden Türk müziğinin en zor parçalarını arka arkaya okuduktan sonra, Kalamış'ın o günümüzde artık hemen her şarkıcı tarafından atlanan gazelini seslendirmeye cesaret edecek başka kaç babayiğit var ülkemizde söyler misiniz?..
Bir saat elli dakika sonra!.. O ne ses, o ne nefestir?..
Türk Müziği, bir yerden yakalar sizi mutlak.. En çok da sözleriyle yakalar.. Bu kadar güzel, bu kadar anlamlı, bu kadar duygusal sözleri inanın başka dillerde bulmak zordur. Bizim musiki söz üzerine kuruludur sanki.. Sözlerin içinde kendi musikileri vardır sanki..
Sağyaşar Üstad okuyor.. Ben sanıyorum ki, bana okuyor!..
Daha dün Orhan'la bu salondaydık.. Kazım'la dinliyorduk.. Orhan, Kazım yoklar şimdi..
Ve de üstad, Yahya Kemal'i fısıldıyor kulaklarımıza..
"
Tekrar mülaki oluruz bezmi ezelde; Evvel giden ahbaba selam olsun erenler. "
Bezm-i ezel, kulların Tanrı ile buluştuğu, O'nun "Ben sizin Rabbınız değil miyim" sorusuna "Evet" dedikleri gün..
"O gün yeniden buluşacağız nasılsa" diyor Kemal, evvel giden dostlara selam sarkıtarak..
Sağyaşar şimdi bu şarkıyı kime söylüyor peki?.. "
Ne bildim kıymetin, ne bildin kıymetim "i Mustafa Sağyaşar'ı yarım asırdan fazla gölgede durarak aydınlatan eşi Gülten üzerine alınıyor.. Oysa şarkı baştan sona benim için.. O sevgili yanımda sanki!..
"
Ölürsem yazıktır sana kanmadan Kollarım boynunda halkalanmadın "ı benim yerime, ona söylediği gibi..
Bir sahnede sağında kızı, solunda oğlu vardı Üstadın.. Üçü birlikte söylediler.. Gülten yanımda.. Göz ucuyla bakıyorum.. Bu ne gururdur, bu ne mutluluktur..
1932'de Adana'da doğmuş Sağyaşar.. 8 evladın dördüncüsü.. Sesi güzel ya.. Ağbisi de teşvik edince, 1950'de Ankara yollarına düşmüş.. Ankara Radyosu sınavına katılmak için.. Baba Cemil Bey, oğlunun şarkı işine girişmesine karşı, ama engelleyemiyor.. Trene binerken, harçlığını koyuyor cebine ve diyor ki.. "Bu gidişin dönüşü yok, bilesin. Kazansan da, kazanmasan da.."
Ayni Cemil Bey daha sonra "Yahu Ankara Radyosunda bir Sağyaşar var, akraban falan mı" diye soranlara iftiharla "Oğlum" diye yanıt verecektir. Radyo.. Ordan Göl Gazinosu.. Fasılla başlayıp, solistliğe yükselmeler.. Yıl 1960 ve Göl Gazinosu'nun faça masasında hemen her gece Öcal, Hıncal kardeşler ve dostları.. Ah Üstad ah!.. Ne paralar harcandı, Behiye ve senin uğruna..
Geceyi Gürsel Koçak düzenlemiş. Çok da hoş düzenlemiş.. Yaşam hikayesini anlattı, ara ara, video görüntüler ve fotoğraflarla..
Arkada küçük ama, enfes bir saz.. Çello ne kadar yakışmıştı, alaturkaya.. Ve de Halil Karaduman usta tabii.. Kanunda onu gördünüz mü, ziyafete hazırlanıyorsunuz zaten..
Bu gece tekrarlanmalı.. Mustafa Sağyaşar'da repertuar bin.. Daha ne şarkılar var, dinlemek istediğim.. Üç gün üç gece sürer de gene bitmez inanın..
Bugünkü Tüm Yazıları
Evvel giden ahbaba selam olsun erenler!..
Yayın tarihi: 15 Mart 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/15//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.