Berlin
Berlin'den Türkiye'yi izlerken, CHP ve MHP ile Genelkurmay arasındaki tartışmanın sürüyor olması insanı kaygılandırıyor.
Çok değil yaklaşık bir yıl önce 27 Nisan emuhtırasını yaşayan bir Türkiye'den gele gele 4 Mart muhtırasına geldik.
Anlaşılan 367 gerginliğinin gereksizliğinden de, 22 Temmuz seçim sonuçlarından da kimse yeterince ders çıkarmamış...
Eğer ders çıkarılsaydı, CHP ve MHP'nin operasyona yönelik eleştirilerini, "Bu saldırılar TSK'nın terörle mücadele azmine, hainlerden daha fazla zarar vermektedir" diye değerlendirme yapılır mıydı?
Eleştiri hakkını kullanan "muhalefet"e verilmiş bu "muhtıra" kimseyi sevindirmesin, asıl hedef "sivil" siyasettir. Berlin'de Türkiye'yi gereksiz biçimde geren bu tartışmayı kiminle konuşsak aldığımız cevap hep aynı:
"Türkiye enerjisini boşa harcıyor." Çünkü burada yaşayanlar da, iş görüşmesi için gelenler de küresel bir dünyada amansız bir rekabet içinde olduklarını biliyor. Dünya farklı bir noktaya giderken, Türkiye'nin hala askersivil tartışmasını sürdürüyor olması kimseyi bu küresel yarışta güçlü kılmıyor. Aksine enerjisini azaltıyor.
Berlin'deki turizm fuarı ITB için gelen işadamları, tur operatörleri ve turizm yetkilileri; 5 gün sürecek bu önemli fuarda, dünya turizm pastasından pay kapmak için büyük bir çaba harcıyor. Ama dönüp Türkiye'de çıkan gazetelere baktıklarında içleri kararıyor.
Sadece bu mu?
Birkaç günlüğüne geldiğimiz Berlin'de fırsat buldukça müzeleri ve kentin önemli merkezlerini de gezdik.
İlk durağımız elbette çok bilinen ve çok tartışılan
Pergamon Müzesi... Adından da anlaşılacağı gibi bu müzenin merkezinde yer alan önemli eserlerin hepsi Anadolu'dan, Bergama ve Milet'ten getirtilmiş...
Daha girişte o muhteşem
Bergama Sunağı insanı büyülüyor. Ve insan ister istemez şu soruyu soruyor;
"Bunu nasıl buraya getirmişler?"
Sorunun cevabını bir dönem anıtlar kurulu üyeliği de yapan Mimar
Sinan Genim veriyor.
"Nasıl getirdiklerini boş verin, getirmeseler ne olacaktı? Biz bunu bu halde tüm dünyaya sunabilecek miydik? Elimizde bunun gibi nice eser var. Ne olduğunu bilen var mı? Türkiye bu değerleriyle ilgileneceğine gereksiz tartışmalarla geleceğini karatıyor. Bizim sorunumuz kendimizle..."
Zenginliklerimiz çürüyor! Yaklaşık 2.5 saat, o muhteşem müzeyi geziyoruz. Babil'in Asma Bahçeleri'ni çevreleyen yapılardan 17. yüzyılda Konya'da dokunan halıya kadar onlarca eski eserle tanışıyoruz.
Bir an
İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni düşünüyorum.
Uzmanlara göre Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen eserlerin onlarca katı depolarda bekletiliyor.
Peki neden?
Bilinen cevap; "Mekan ve para yok."
O eserler depolarda gün ışığına çıkacağı günleri beklerken, biz Berlin'de doğduğumuz coğrafyadan götürülen eserleri görmek için kişi başı 8 avro ödüyoruz.
Sonra da dönüp, "Biz neden zenginleşemiyoruz?" diye soruyoruz.
Nedeni açık değil mi?
Berlin'i gezerken gidilecek yerlerden biri de parlamento binası. Görkemli bir bina. Girişinde "Dem Deutschen Volke" yani "Alman Halkına..." yazıyor. 2000 yılında, bu binayı halka açmak için Sir unvanlı ünlü mimar
Norman Foster'a restore ettirmişler. Eski tarihi binaya yeni bir cam kubbe yapılmış. Amaç
"Şeffaf Demokrasi" yi hayata geçirmek. Yani içeride parlamento çalışırken halk da onları izleyebilecek. Önünde uzun kuyruk olduğu için girip gezemedik. Üyesi olmak için çaba harcadığımız AB ülkelerinde "Şeffaf Demokrasi" süreci yaşanırken, bizde hala muhalefetin eleştirileri "hainlik" olarak niteleniyor. Buna CHP ve MHP cevap verdi ama AK Parti hala susuyor.
Neden?
Eğer sivil siyaset adına bir cevap verilmezse bu durumda 27 Nisan'da susan partilerden ne farkınız kalır?
Yayın tarihi: 8 Mart 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/08//haber,D1118AE5FE564A63BF523289AAAF8992.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.