Açık toplum olmanın, daha çok demokratikleşmenin nimetlerini mi tadıyoruz, yoksa siyaset, ulusal birliğin ve dirliğin zedelenmemesi için "Partiler üstü" kabul edilen konuları da kirli çamaşır sepeti yapacak kadar mı hırs arenasına dönüştü? Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt "Operasyonun ABD'nin dayatmasıyla bitirildiği" iddiaları için "Yalnız Silahlı Kuvvetler'e değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne de yapılmış çok seviyesiz saldırılardır. Askerimizin döktüğü kana saygısızlıktır" diyor.
Ertesi gün bir lider çıkıyor, "Kara harekatının süre, bölge ve askeri hedefler bakımından ABD'nin izin verdiği ölçüde yapıldığını gösteren işaretler"den, "Türkiye'nin maruz kaldığı dış baskılar"dan söz ediyor.
Org. Büyükanıt, "Operasyonun asıl amacının silahlı saldırıların planlandığı Zap bölgesine darbe vurmak, her türlü şartta Türk Silahlı Kuvvetleri'nin operasyon yapabileceğini göstermek, teröristin ümidini kırmak" olduğunu, "Bu hedeflerin tümüne ulaşıldığını" ve "Bu iklimde, bu şartlarda ve bu sürede böyle bir operasyonun dünyada ilk olduğunu" anlatıyor.
Ertesi gün bir lider, "Operasyon yetersiz kaldı. Kamuoyu tatmin olmadı" diyor, "Hedef Kandil" beklentilerininin karşılanmamış olmasından yakınıyor.
Bir diğeri, "Kara harekatının aniden durdurulduğunu, halkın 'Ne oldu da birdenbire durduk' diye sorduğunu" söylüyor.
Ateşle oynamak gibi Örnekleri uzattıkça uzatabiliriz. Ama bu kadarı bile ortada vahim bir tablo bulunduğunu göstermeye yeterli: Siyasilerin bu çıkışları, bu kuşku beyanları, Org. Büyükanıt'ın
"Genelkurmay Başkanı yalan söyler mi" sorusuna verilen dolaylı yanıt anlamına geliyor. Bu da iki vahim gelişmeye kapı aralıyor:
1-Sürgit polemiklerle kaçınılmaz olarak
Silahlı Kuvvetler'i siyasetin içine çekmek. 2-Daha önemlisi,
Silahlı Kuvvetler'in komuta kademesinin inanılırlığını, güvenilirliğini tartışmaya açmak. Bu gelişmelerden ilki Türkiye'yi demokratikleşme paketlerinin öncesine sürükleyebilir. İkincisi ise Silahlı Kuvvetler'in ruhu olan komuta kademesinin otoritesinde gedik açılması tehlikesini barındırıyor.
Umarız, siyasi kadrolar Cumhuriyet tarihinde ilk kez ortaya çıkan bu tablonun ciddiyetini ve ulusal güvenlik için kestirilemeyecek sonuçlarını zamanında kavrayacak refleksi gösterirler.
Onlara hiç değilse Beyaz Saray'a yakın düşünce kuruluşu Washington Enstitüsü'nün Türkiye masası şefi Soner Çağaptay'a kulak vermelerini tavsiye ediyoruz. Şöyle diyor: "Sınırlı bir güçle düzenlenen bu operasyonun temel hedefi PKK'nın tarumar edilmesi değil, bundan sonraki saldırılarının karşılık bulacağı, Türkiye'nin elikolu bağlı oturmayacağı ve Irak'ın kuzeyinde hayat alanı bulamayacağı mesajının verilmesiydi. Bir diğer hedef ise teröristlerin Zap kampıydı. O kampa girildiği biliniyor. Demek ki o nokta hedef de başarıyla tamamlanmış oluyor."
Org. Büyükanıt da aynen bunları anlatıyor zaten: "Operasyonun ana amacı silahlı saldırıların planlandığı Zap bölgesine darbe vurmak, her türlü şartta Türk Silahlı Kuvvetleri'nin operasyon yapabileceğini göstermek, teröristin ümidini kırmaktı."
Raul Reyes örneği Çağaptay canalıcı bir noktayı daha hatırlatıyor: "Sonuçta bu operasyon, Türkiye'nin 5 yıl sonra Kuzey Irak'a dönüşünün başlangıcı olarak çok büyük ve tarihi bir başarıdır.
Bu operasyon bir ilktir, bir son değildir. Kuzey Irak bundan sonra Türkiye'nin PKK'ya karşı terörle mücadele faaliyetlerini yürüttüğü bir saha haline gelmiştir. Bir PKK saldırısı olmasa bile, belli bir istihbaratla kimi kamplara yönelik benzer operasyonlar yapılabilecek." Yani? Cevap:
"Örneğin bir PKK liderinin bir kampta bulunduğu haberi üstüne onu ele geçirmek için özel bir operasyon olabilir." Tıpkı şu sıralar Latin Amerika'yı karıştıran Kolombiya'nın "Sıcak takip" hakkını kullanarak komşu Ekvator'daki FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) kampını basıp örgütün iki numaralı lideri
Raul Reyes'i yanındaki 16 teröristle birlikte öldürmesi gibi. Raul Reyes iki numaraydı ama bir numaralı lider Manuel Marulanda'dan 6 yıldır ses seda çıkmadığı için örgütün fiili şefi kabul ediliyordu. Benzetmek gerekirse, PKK'daki Murat Karayılan'ın konumundaydı.
ABD, Raul Reyes'in bir uydu telefonuyla yaptığı görüşmeyi kaydetti, yerini belirledi ve "Anlık istihbarat"la Kolombiya'ya bildirdi. Org. Büyükanıt da "ABD'nin son dönemde verdiği istihbaratın önemli bir destek olduğunu" söylüyor ve ekliyor: "Bu operasyon son değildir, gerektiğinde devam edecektir. Çünkü vereceğimiz başka dersler de var."
Güvenelim. Ve soğukkanlılıkla bekleyelim.
Öyle ya; Kolombiya'nın komşularınca korunup kollanan Raul Reyes bile sonunda kapana kıstırıldığına göre...
Yayın tarihi: 5 Mart 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/05//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.