kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Şubat 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Çiçeklerim dökülür her mevsim sonra yeniden açar

Pazar günü evdeyiz. Gözlerimin önünde muhteşem bir manzara... Her yer bembeyaz... Ağaçların dalları cama vuruyor. Kuşlar geliyor... Karlar savruluyor... Bizim salonun camı; dört mevsimi her zaman gözlerimize taşıyor. Yazın bir başka güzel, baharlarda başka, kışın başka... Bu kez beyaza vurmuş gözlerim... Açlık ve yoksullukla örülü bir yaşam içinde yaşayan ve 35 yaşında ölen ünlü ressam Modigliani'nin yaşam öyküsünü izliyorum, içim üşüyerek... Hayata meydan okuyan bir adam Modigliani... Ama ölüm de yaşam kadar gerçek... Hayata teslim olmayan adam, 35'inde ölüme teslim oluyor... Filmi izledikten sonra internette onunla ilgili ne bulursam okuyorum. Günümüzde resimlerinin fiyatı 500-600 bin dolardan başlıyormuş. O zor yaşamdan çıkan ölümsüzlük, sonunda gülümsetiyor beni... Ölümünden 88 yıl sonra onu anıyorum... Sonra bir haber... Beyaza vurmuş gözlerime inen kara bir perde; Aysel ölmüş... Müjde'yi, ablamı aramak istiyorum. Sonra vazgeçiyorum. Ne diyeceğim ki? Zordur, konuşamam ben böyle zamanlarda... Ama "Ara" diyorlar... Bir cesaret arıyorum, Yaprak (Özdemiroğlu) çıkıyor telefona. Saçma sapan bir şeyler söyleyip kapatıyorum... Yazın, Bodrum'da Müjde'nin anlattıkları geliyor aklıma... "Yıkanmıyor, zorla banyo yaptırıyoruz" diyordu... "Bir görsen vücudu küçücük kaldı" diyordu. Kendi hafızamdan Aysel'in en son görüntüsünü buluyorum. Bir ödül törenindeyiz... Yine en şahane peruklarından birini takmış, yine bir genç kız... Bacak bacak üstüne atıyor, bütün muzırlıklarını sergiliyor. O ödül töreninde yaşıtı ne çok insan vardı... Ondan büyükler de vardı. Hepsini karşıladı, kalktı yer verdi... (Evin küçük kızı gibiydi) Kendisinden sadece yedi yaş büyük Selmi Andak'ı görünce "Çok yaşlandı" diyerek koluna girmiş, onu salona kadar götürmüştü. Aysel işi deliliğe vurarak akıllı olma hakkını sonuna kadar kullanan; böylece özgürlüğü, gençliği ve en çok da yaşsızlığı kazanan bir kadındı. Ölümü hiç düşündü mü bilemem... Belki de -şaşırtıcı bir biçimde- en çok ölümü düşündü. Belki de hasta yatağından kalkıp o reklam filminde onun için oynadı, "Ben buradayım hâlâ" diyebilmek için... Kimbilir... Aysel ölmüş dediklerinde, bütün sözleri akıp gitti içimden... "Çiçeklerim dökülür her mevsim, sonra yeniden açar" demişti bir yerlerde... Belki de 80 yılının en güzel özeti buydu; her mevsim yeniden doğmak, yenilenmek. Camın önünde oturup bembeyaz bahçeye bakarken; Aysel'i düşündüm dün Modigliani ile birlikte... Mevsimler geçecek, mevsimler geçecek ve Aysel hâlâ buralarda olacak... O her mevsim yeniden doğacak... Ve bugünün bebekleri, yıllar sonra bir yerlerde Aysel'i anacak... Güle güle Aysel, güle güle ölümsüzlüğe...