Dün Tuğba Özay ile telefonda konuştuk. 167 gün dört duvar arasında geçen bir yaşamdan sonra, aklının biraz karışık, ruhunun biraz yorgun olacağını bekliyordum ama yanılmışım. Tuğba yine bizim Tuğba işte... 14 yıldır tanıdığım, hayata bağlı, ne istediğini bilen, güçlü, deli dolu Tuğba... Eski neşesi, keyfi yerinde... Hiç mi değişmedi? Tabii ki çok değişmiş. 167 günden bütün biriktirdikleri, bütün insanlar, o insanların hikayeleri, kendine bakıp kendinde gördükleri... Hepsinden bir başka Tuğba çıkmış şimdi... İnsanın kendi yaşamından uzaklaşıp başka yaşamlara tanıklık etmesi için böyle bir tanıklık gerekmiyor elbette ama Tuğba'nın bundan sonra anlatacak çok şeyi var. Şimdi, hem kendi yazdıklarına hem de kendisine yazılanlara bakıyormuş. Bir nevi kendine karşıdan bakma durumu yani... Bu yaşananlardan çıkacak kitabı merakla bekliyorum. Pek çok yayınevi Tuğba'nın peşindeymiş zaten. Profesyonel anlamda aldığı tekliflerin de haddi hesabı yokmuş. Bunları paraya çevirmek de var, bir misyon yüklenmek de... Sanırım Tuğba ikinci yolu tercih edecek.
Yayın tarihi: 8 Şubat 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/08/gny/haber,E6F3E4D5FB154AA09CCA522D8BF4EC74.html
Tüm hakları saklıdır.