Ortaya karışık

Bir tarafta türban, bir tarafta bayrak arasında sıkışan "korkulu ve korkuluklu" ülkem.
Kafalar öyle karışık ki, memlekette onlarca yıldır bayrağı en çok sallayanların, bayrağın yanında ip de sallayabilenlerin, bugün MHP (ve BBP) adıyla "üniversitede türban vizesi" çıkardığını idrak edemiyor meydanlarım.
Hiç onlardan daha fazla bayrak sallamış olabilir misiniz!
Sıhhiyeciler; 70'lerde "devletin yanında" köşe bucak çatışmış, saldırmış, öldürmüş, ölmüş olabilir misiniz?

Kafalar öyle karışık ki, bir tarafta "türbana üniversitede özgürlük" ün memleketin tüm özgürlük meselesini hallettiği sanılabiliyor...
Bir tarafta ise, sanki o kızlar yokmuş da şimdi kanun zoruyla, takmayana da çene altından bağlatılacakmış gibi yapılıyor.
Şöyle; baskının her türlüsüne, zorla bağlamanın, zorla açmanın, zorla susturmanın, zorla konuşturmanın hepisine birden karşı çıkacak büyük bir meydanım yok benim.
Tam tersine, şöyle bir şey:
Bir özgürlük elde etmek isteyen veya özgürlüğünün elden gideceğinden korkan (pek) kimsenin esastan özgürlük sorunu yok. Hele başkasının özgürlüğünü sorduğu yok.
Öyle olsa, sadece korkutmak ve korkmak, bir şeyin gittiği veya başka bir şeyin geldiği üstüne tezahüratla kalınmaz, baskıların her cinsinin her ağırlıkta şiddetine de tavır alınırdı meydanlarımda.

Bir de şu var:
Belki de bu memleketin hakiki merkez partisi MHP'dir!
Seçimden önce CHP'yi, kimilerinin AKP korkusunu MHP'lileştirmişti...
Seçimden sonra hükümeti sınır ötesine ittirmişti...
Şimdi de AKP'yi MHP'lileştirdi; tek özgürlük meselesine kilitledi.
"Devlet Bahçeli" belki de "Devlet" in hakiki ruhudur!

Sıhhiyeci meydanlar şunu unutmamalı:
AB'yi istemiyordunuz, sınır ötesi istiyordunuz, daha fazla demokratikleşme ile 301'in değişmesini istemiyordunuz; onlar için de bayrak sallıyordunuz.
Bu hükümet aynen o istediklerinize uydu.
Bazen orduyla, bazen MHP'yle el ele aynen o çizgiye geldi.
Müsaadenizle, sizin istediklerinizi o kadar bağladı ise, bir de çene altından bağlasın.