O fotoğrafı nasıl çektim?
İngiliz The Guardian gazetesi, Almanya'nın Ludwigshafen kentindeki yangında binadan aşağıya atılan ve bütün dünyayı şok eden bebek fotoğrafını çeken fotoğrafçının izlenimlerine yer verdi.
43 yaşındaki web tasarımcısı ve spor fotoğrafçısı olan Rene Werse'nin fotoğrafı karnaval dönüşü çektiğini söylediğinin ve atılan bebeğin fotoğrafının bütün dünya ajansları tarafından yayınlandığının belirtildiği haberde Werse'nin şu izlenimlerine yer verildi:
"Eve doğru geçtiğimde hiçbir şey görünmüyordu, dumanın kokusu da yoktu ancak o zaman balkonlarda ve pencerelerde çok insanı gördüm. Bağırıyorlar ve camları kırıyorlardı. Binanın içende yaşanan dram, dışardan o kadar net görünmüyordu. Sadece insanların yüzlerinde tam bir panik vardı"
YANGIN KONUSUNDA SPEKÜLASYONLAR SÜRÜYOR
Almanya'da yangının nasıl başladığı konusunda spekülasyonların sürdüğünü yazan gazete, N24 Kanalına konuşan genç bir Türk kızının evin yanında bir adamı küçük bir tahta parçasını tutuştururken gördüğünü söylediğini kaydetti.
Gazetede şu ifadeler yer aldı:
"Trajedi Almanya'daki Türk toplumunda saldırı hedefi olma korkularını yükseltirken Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan buna ilişkin kaygılarını dile getirdi. Türk televizyonuna konuşan Erdoğan 1993'te Solingen'deki 5 Türk'ün öldüğü kundaklamanın tekrarlanmasını istemediklerini söyledi"
Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu başkanlığında bir heyetin yangın incelenmesine ilişkin çalışmalar için Almanya'ya gittiğinin de ifade edildiği haberde, "Eğer bu bir kundaklama ise, ırk ayrımı yapılarak saldırı motive edilmiştir. Şu anda binanın çökme riski var ve bu kanıtların toplanmasını olumsuz etkiliyor" denildi.
Gazetede ayrıca, Alman bir polis yetkilisinin araştırmalarımız için binanın çökmemesi gerekiyor dediği kaydedildi.
BILD GAZETESİ: ''YAŞIYOR - ALEV CEHENNEMİNDEKİ BEBEK''
Öte yandan Alman basını, Ludwigshafen kentinde 9 Türkün hayatını kaybettiği yangınla ilgili haberlere bugün de geniş şekilde yer verdi.
Bild gazetesi, ''Yaşıyor - Alev Cehennemindeki Bebek'' başlığıyla birinci sayfada yayımladığı haberde, amcası Kamil Kaplan (32) tarafından yangından kurtulması için pencereden aşağıya atılarak Türk kökenli polis Hakkı Paker tarafından kurtarılan 11 aylık Onur'un fotoğrafına yer verdi.
Gazetenin iç sayfalarında da Kaplan'ın ''Bebeği öptüm ve pencereden aşağıya attım'' şeklindeki sözlerinin başlığa taşındığı haberde, Kamil
Kaplan olayı şöyle anlattı:
''İki kız kardeşim ve kayın biraderim pencerede duruyorduk. Bebek benim yeğenim Onur'dur. Onu aşağıya bırakmak son şanstı. Binanın önünde bir polis duruyordu. Gözlerine baktım ve iyi olacağına inandım. Polis ceketini çıkardı ve bir tente gibi önünde tuttu. Onur'u bir kez daha öptüm ve onu aşağıya bıraktım.''
Kaplan ve yanında bulunan kişilerin sonuçta yine de yangından kurtuldukları, ancak Kaplan'ın annesi Medine Kaplan'ın (48) hayatını kaybettiği, Onur'un anne ve babasının da duman zehirlenmesi ve kırık çıkıklarla hastaneye kaldırıldıkları belirtildi.
Berliner Kurier gazetesi ise ''Bir Yangın Şeytanı mıydı?'' başlığıyla verdiği haberde, Aylin ve Bedriye adlı kız kardeşlerin yangından önce bina içindeki merdivenlerin yanında yangın çıkaran bir kişiyi gördükleri yolundaki sözlerini hatırlattı.
B.Z gazetesi de ''Saldırı mıydı?'' başlığıyla verdiği haberde, 2006 yılının Ağustos ayında da aynı binaya yanıcı madde atıldığını ve suçluların bugüne kadar yakalanmadığını bildirdi.
SCHAEUBLE'DEN İRTEMÇELİK'E ELEŞTİRİ
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi ise Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble'nin Türkiye'de yangınla ilgili olarak yaptığı açıklamalara yer verdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisinden olay yerine Türk uzmanların gönderilmesine izin verilmesini rica ettiğini belirten Schaeuble, ''Bundan tabii ki memnuniyet duyarız. Alman makamlarına duyulan güvensizliğin yersiz olduğunu bilmemize rağmen Türk hükümeti bunu yapabilir'' dedi.
Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik'in bazı açıklamalarını eleştiren Schaeuble, ''Bazen büyükelçilere de görgü öğretmek lazım'' diye konuştu.
İrtemçelik'in, ''bazı Alman politikacıların yangın sebebi henüz kesinleşmeden olayın yabancı düşmanı bir saldırı olmadığı yönünde açıklama yapmalarını garip karşıladığı'' şeklindeki sözlerini eleştiren Schaeuble, bu eleştirisini İrtemçelik ile yapacağı bir özel görüşmede dile getireceğini söyledi.
Die Welt gazetesi de ''Türk Güvensizliği'' başlığıyla yayımladığı bir yorumda, yangının sebebinin henüz kesinlik kazanmadan Türkiye'nin kendi
uzmanlarını olay yerine göndermek istemesinin, Alman makamlarına duyulan güvensizlikten ya da bazı olayların gizleneceği endişesinden kaynaklandığı, Schaeuble'nin bu güvensizliği görüşmelerinde gidermeye çalışacağı görüşüne yer verildi.Yorumda, yangın sebebinin yabancı düşmanı bir olaydan kaynaklanması durumunda da Almanya'nın bir hukuk devleti olarak olayı çözeceği kaydedildi.
TÜRK HEYET ALMAN BASININI BÖLDÜ
Alman basını Ludwigsafen'de 9 kişinin ölümüyle sonuçlanan yangın faciasındaki kundaklama şüphesini incelemek için Türk heyetinin gelmesi konusunda bölündü. Bazı gazeteler Türkiye'nin heyet göndermesini yersiz bulduklarını yazarken bazıları da "Türk uzmanların da katılması çok doğru. Türk uzmanlar hem Türkler arasında araştırmalar yapabilirler, hem de Türk toplumunu sakinleştirebilirler" yorumunda bulundu.
LLGEMEİNE ZEİTUNG
Allgemeine Zeitung gazetesi, gelişmelerin sağduyu ile izlenmesini istedi:
"Yangın faciasının ardından spekülatif açıklamaların yapıldığını ifade eden gazete, ancak öncelikle sakin olmak gerekiyor. Uzmanlar bütün ipuçlarını en ince ayrıntıya kadar araştıracak. Gerçekten olay bir kundaklama sonucu meydana geldiyse bu da saptanacak ve polis suçluları bularak olayın ardında yabancı düşmanlığının bulunup bulunmadığını ortaya çıkaracak. Bu ortamda öncelikle siyasetçilerin sağduyu ile hareket etmeleri şart. Şu an için önemli olan, Almanların ve Türklerin dayanışma içine girmeleridir. Şayet Türk milliyetçileri bu faciadan pay çıkararak Almanya'ya ve Almanlara yönelik tahriklerde bulunurlarsa bu çok kötü sonuçlara yol açabilir"
RHEİN-NECKAR-ZEITUNG
Bölgenin bir diğer güçlü yayın organı Rhein-Neckar-Zeitung gazetesi, yorumunda, Türk uzmanların Ludwigshafen'a gönderilmesini yersiz buluyor. Gazete, "Almanya, Türk medyası tarafından sanık sandalyesine oturtuldu. Başbakan Erdoğan'ın 'yeni bir Solingen yaşamak istemiyoruz' demesiyle Almanların olaydan duyduğu üzüntünün kabul görmemiş olmasından öte suçlamaların hedefi olarak Almanya gösterildi. Erdoğan'ın açıklaması canımızı acıtıyor. Bunun ötesinde Almanya'ya Türk uzmanları gönderme kararı, dolaylı olarak Alman uzmanların çalışmalarına güven duyulmadığının bir göstergesi. Umudumuz, olayın tamamıyla aydınlatılması ve Erdoğan'ın şüphesinin şüphe olarak kanıtlanması" diye yazdı.
WESTDEUTSCHE ALLGEMEİNE ZEITUNG
Almanya'nın en yüksek tirajlı bölgesel gazetelerinden Westdeutsche Allgemeine Zeitung, Almanya'daki Türk toplumunun temsilcilerinin Türk medyasının ortamı sakinleştirici açıklamalarının önemini vurguladı ve Türk uzmanların gönderilmesinin doğru olduğu görüşünü savundu:
"Dokuz Türkün bir kaza sonucu değil de ırkçı bir saldırı sonucu ölmüş olabileceklerini düşünmek dahi tüyler ürpertici. Gerçekten böyleyse bu olay Federal Almanya'yı çok sarsar. Bu sarsıntıları 90'lı yıllarda Almanya Solingen ve Mölln'de ırkçıların kundaklaması sonucu meydana gelen yangın facialarının ardından da yaşamıştı. Alman polisinin 50 kişilik bir araştırma komisyonu kurma kararı ve bu komisyona Türk uzmanların da katılması çok doğru. Türk uzmanlar hem Türkler arasında araştırmalar yapabilirler, hem de Türk toplumunu sakinleştirebilirler. Onların sayesinde Alman makamları da olası bir aşırı sağcı saldırıyı örtbas etme gibi bir niyetleri olmadığını kanıtlarlar. Türk gazetelerinin aksine Türk toplumunun temsilcilerinin ortamı sakinleştirmeye yönelik açıklamaları çok önemli" diye kaydetti.
NEUE OSNABRÜCKER ZEITUNG
"Neue Osnabrücker Zeitung" gazetesindeyse Ludwigshafen'deki yangınla ilgili şu yorum yeraldı:
"Yetkililerin şimdiye kadar elde ettiği sonuçlar, yangının bir sabotaj yüzünden çıktığı sonucuna varmak için yetersiz. Polisin olayı araştırmak için 50 kişilik özel bir komisyon oluşturması yerinde bir karar. Türkiye'nin isteği doğrultusunda, bu ülkeden gelecek uzmanların da soruşturma grubuna dahil edilmesi de faydalı olacaktır. Çünkü bu şeffaflık sayesinde, Türkiye'de zihinlerde oluşabilecek 'Alman polisinin bir ırkçı saldırıyı örtbas edebileceği' düşüncesi ortadan kalkacaktır. Türk bulvar gazeteleri daha şimdiden bazı komplo teorileri üretmeye başladılar bile. Ancak üzücü olan Ankara yönetiminin durumu sakinleştirip olaya sağduyulu yaklaşmak yerine, Alman yetkililere soruşturma sırasında itinalı davranmaya çağırmasıdır. Bu gergin olan mevcut durumu daha da zora sokuyor."
SÜDDEUTSCHE ZEITUNG
"Süddeutsche Zeitung" gazetesinin yorumunda da politikacılara sağduyulu davranma çağrısı yapıldı:
"Ludwigshafen'deki yangının arkasında ırkçı bir saldırı olduğu düşüncesi şimdilik sadece bir rivayet. Şayet bu yöndeki şüphelerin doğru olduğu ortaya çıkarsa, o zaman olayın üzerine kararlılıkla gidilmeli. Ancak Ludwigshafen ve Berlin'deki politikacılar, yaptıkları her türlü açıklamanın Türkiye'den de duyulduğunu unutmamalı. Federal İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, yaptığı son açıklamada Müslümanların Almanya'nın parçası olduğunu söyledi. Doğrusu bu. Schaeuble bu sözleri Ankara'da söyledi, ancak şimdi de aynısını Ludwigshafen de tekrarlamak durumunda
(AJANSLAR)
Yayın tarihi: 6 Şubat 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/06//haber,23B1D0071800442188B16A609E26208D.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.