Yeşilçam'ın efsane yönetmeni Ülkü Erakalın'ın "Yıldızlar Gökte Yaşar" adlı tek kişilik oyununu nihayet izleme fırsatı buldum. Ve daha önce izleyip de sizlerle paylaşmadığım için kendime kızdım. Aslında Erakalın'ınki tiyatro oyunundan ziyade, şov dünyamızın 60 yıllık tarihinin canlı belgeseli... Multivizyon gösterileriyle desteklenen bu muhteşem anılar, izleyenleri bir nostalji girdabına sokarken, gözlerinin de hayretten fal taşı gibi açılmasına neden oluyor. İşte o anılardan birkaçı: 15 yaşındaki küçük kız, filmlerde rol alan komşusu Emel Yıldız'a yalvarmış. "Abla ne olur, beni de sete götür. Film nasıl çekiliyor, çok merak ediyorum..." Emel Hanım, küçük kızın ricasını kırmayıp, onu film setine götürmüş. Kız, bir spotun arkasında, korku ve çekingenlik içinde olan biteni izlerken, yönetmenin gözü ona takılmış. Kızı yanına çağırmış ve güzelliği karşısında büyülenmiş. Hemen oyuncu kadrosunda değişiklik yapılmış. Emel Yıldız'ın rolü, genç kıza verilmiş. O genç kız Türkan Şoray'mış... Rolü kaptıran iyi niyetli talihsiz komşu Emel Yıldız'ı ise şimdilerde hayvan haklarının ateşli savunucusu Panter Emel olarak tanıyoruz!.. Zeki Müren, dönemin ünlü aktristi Neriman Köksal'a üç şarkı ezberletip, sahneye çıkartmış. Köksal'ın tüm itirazlarına rağmen, "Sen üç şarkı ezberle, gerisini bana bırak" diyerek ikna etmiş. Köksal, İzmir'deki bir CHP toplantısında sahne almış. Dinleyenler arasında o dönem ağır hasta olan İsmet İnönü de varmış. Köksal, sahneye adım atar atmaz şöyle demiş: "İlk şarkımı, sevgili İsmet Paşamıza ithaf ediyorum. Bir İhtimal Daha Var, O da Ölmek mi Dersin?.." Köksal'ın büyük gafı günlerce gazetelerin manşetlerini süslemiş. Ülkü Erakalın daha sonra Köksal'a nasıl böyle büyük bir hata yaptığını sormuş. Acemi şarkıcı Köksal'ın mazereti çok ilginçmiş: "Ben o üç şarkıyı sırayla tek şarkı gibi ezberlemiştim. Sahneye çıkar çıkmaz karşımda İsmet Paşa'yı görünce ona bir jest yapmak istedim. Ama şarkıların sırasını değiştiremiyordum ki..." Sadri Alışık, Ses Dergisi'nin yarışmasında birinci olarak "film çevirme hakkı" kazanan Ajda Pekkan adındaki genç oyuncu adayıyla başrolü paylaşmaktan son derece rahatsızmış. Film, güç bela bitirildikten sonra Ajda Hanım film ekibiyle vedalaşırken, Sadri Alışık'a dönüp, "Çolpan Hanım'a selamlarımı söyleyin lütfen" demiş. Sadri Baba fırsatı kaçırmamış: "Kim söyledi diyeyim?.." Bunlar oyuna konu olan çok sayıdaki ilginç hatıradan sadece birkaçı... Bir de Aliye Rona ile ilgili bir bölüm var ki, o duygu sağanağını anlatmaya bu sütunlar yetmez. Mutlaka gidilip, görülmesi lâzım. Kayan yıldızları alıp, yeniden gökyüzüne asan yönetmen, müzisyen, gazeteci ve bana göre "sanat tarihçisi" sevgili Ülkü Erakalın'ı yürekten kutluyorum. Ben, iletişim fakülteleri dekanlarının ya da konservatuvar müdürlerinin yerinde olsam, bu müthiş şovu, ders haline getirirdim...
NOT: Oyun, 13 Şubat'ta Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Tiyatrosu'nda saat 20.30'da sahnelenecek.
Tel: 0 212 212 94 82
Bugünkü Tüm Yazıları
Yeşilçam'ın kara kutusu açılınca
Yayın tarihi: 3 Şubat 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/03/gny/haber,8C87DFABDCCD45FFB6DF6F9EA392C887.html
Tüm hakları saklıdır.