kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Ocak 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

Irmak çağlarken, suyunuzu doldurun

Haftasonu Ulak filmini izledim. Daha Asmalı Konak dizisini yönetirken, Çağan Irmak'ın "masalsı anlatımını" fark etmiştim. Kameraya hükmedebilen çağdaş bir Dede Korkut gibiydi... Nahif ama vurucu, duygusal ama mantıklı, estetik ama samimi bir sinema dili vardı. Daha sonra Mustafa Hakkında Her Şey, Babam ve Oğlum filmleriyle onun lisanını herkes öğrendi, benimsedi. Ulak, hassas bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde kolaylıkla "Hıristiyanlık propagandası" olarak yorumlanacak bir konuya sahipti. Eğer perdeye bu dar çerçeveden bakarsanız, din bezirganlığı için çokça malzeme bulabilirdiniz. Aniden tanrısal bir ışıkla donatılan Mehmet ve onun kitabını elle çoğaltan havarileri, kolları açık, yerde yatan ve bu haliyle haçı çağrıştıran, bilekleri kan içinde bir genç kız v.s... Ama dedim ya, eğer sadece o gözlükle bakarsanız... Ben sadece dinlediğim. izlediğim büyülü masalın "insani" mesajlarıyla ilgilendim. Ve gördüm ki, bizim gençlerimiz Hollywood ambalajlı Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi masallarının peşinde boşuna nefes tüketmekte... Sırtını bilgisayar efektlerine dayamış bu sözde masal filmlerinin eksik kalan yönünü, yani "insan öznesini" Ulak tamamlamış. Ulak insanı öyle bir duygu girdabına sokuyor, içine öyle bir ayna tutuyor ki, kamaşan gözlerinizle bir süre gerçek dünyayı algılamakta güçlük çekiyorsunuz. Ulak'ın büyük sırrını burada açıklayıp, film zevkinizi öldürmek niyetinde değilim. Ama Türk filmlerinin kronik rahatsızlığı olan "final", bu filmde görkemli bir şova dönüşüyor. İnsanın bu dünyadan yok oluş tarihinin "toprağa düştüğü gün" değil, "adının sevgiyle anıldığı son gün" olduğunu görüp, sarsılıyorsunuz. Filmin sinema dili kadar oyunculukları da çarpıcı. Çetin Tekindor, Hümeyra, Şerif Sezer ve Yetkin Dikinciler, "Babam ve Oğlum" ile en tepeye koydukları oyunculuk çıtasının üzerinden atlamayı başarmışlar. Bir özel tebrik de "Davut" karakterini canlandıran küçük oyuncu Sina Develioğlu'na... Hani Ali Poyrazoğlu'nun sahneden savurduğu tiyatro tozlarını annesiyle birlikte "havada kapan" afacan vardı ya, işte ona... Tüm önyargılarınızı fuayede bırakıp, Çağan Irmak'ın filmine gidin. Irmak henüz çağlamayı kesmeden, siz de kovanızı doldurun...