Önce Alevi meselesinde bir adım atılması bekleniyordu. Sonra birden türban meselesi devreye girdi.
Şimdi bu konuda somut bir adım atılmak üzere. Aslında AK Parti, konuyu gündeme taşıyarak çözülmesini isterken, iki şey birden gerçekleşiyor.
Bir: Tabii ki yıllardır kangrene dönüşen bir soruna çözüm üretmek arzusu.
İki: Bir çözüm çıkmasa bile yerel seçim sürecine girilen dönemde kendi parti tabanını diri tutma hedefi.
AK Parti bu tür meselelerde her zaman olduğu gibi kendisine şans sunan ilginç bir pozisyonda duruyor. Yani hem iktidarda olmayı başarıyor, hem de sisteme muhalefet eden bir parti pozisyonunda.
Belki de AK Parti'yi canlı tutan en önemli şey bu.
Şimdi ilk kez bir muhalefet partisi, iktidardaki
"muhalif parti" AK Parti'nin çözüm teklifine kendi teklifiyle cevap veriyor.
Ve bu herkesi şaşırtıyor...
Şaşırtmakla beraber, bu çıkışıyla MHP, toplumdan destek bulmasına karşın, belli çevrelerden ciddi eleştiri de alıyor ve alacak da...
Ama buna siyasi açıdan bakarsak, artık bir muhalefet partisinin demokratik yarış açısından bunu yapması gerekiyordu.
MHP, önce Meclis'e girdi, şimdi de ikinci defa demokratik bir adım atarak, bir anlamda son yıllarda oluşan "muhalefet, hep muhalefet eder"
ezberini bozuyor.
Daha da önemlisi, MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli ana hatları iyi çizilmiş Meclis konuşmasıyla türban konusunda yaratılan
"korku" duvarını da yıktı.
Siyaset bilimci
Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne Zaman'daki yazısında
Bahçeli'nin konuşmasını şöyle değerlendiriyor:
"MHP lideri Bahçeli'nin Meclis Grubu'nda başörtüsü sorunundan hareketle yaptığı konuşma, siyasetin yapısal sorunlarına dair bir demokrasi manifestosu niteliği taşıyan, büyük kısmı gündelik endişelerden uzak siyaset üstü bir belge niteliğine haizdi. MHP demokrasi dışı iktidar arayışlarını mahkum ediyor. Ve karşısında olacağını belirtiyor. En önemlisi laiklik prensibine çok doğru, yapıcı ve tartışmaları sona erdirici bir tanımlama getiriyor."
MHP'nin açılımıyla umut yaratan türbanı çözme arayışları belki kısa sürede sonuca ulaşmayabilir. Bunun en büyük nedeni de CHP'nin sert muhalefeti ve ordunun sessizliği.
"Bu da nereden çıktı?" demeyin. Dün CHP'nin etkili bir yöneticisiyle konuşurken şöyle diyordu: "Türban meselesi bizsiz çözülemez. AK Parti de MHP de tribüne oynuyor. Bunu biz çözeriz.
Mart'taki kurultayı bekleyin. "
Bu yaklaşımı duyunca aklıma ünlü işadamlarımızdan birinin sık sık çevresine anlattığı bir tespit geldi.
Ünlü işadamı şöyle diyormuş:
"Bu ülke anonim bir şirket gibidir. Yüzde 51'inin sahibi ordu, CHP ve MHP'dir. Onların onayı alınmadan bu ülkede bir sorunun çözülmesi çok zor görünüyor."
Türban meselesinde MHP'nin sert eleştirilmesinin nedeni de belki bu.
Bakalım yüzde 51'in üçüncü ortağının arzusu çözüm için yeterli olacak mı?
Yayın tarihi: 26 Ocak 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/26//haber,C499736BBCDA434C9175CFAFE49D624F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.