Sırplar aslında sempatik insanlar. Boyları uzun, kızları çok güzel, delikanlılarının gerçekten kanları kaynıyor gibi bir havaları var. Müzikleri bize benziyor, içip içip gözyaşı dökmeyi seviyorlar, en ünlü şarkıcıları Muharrem, Saffet veya Bora adlarını taşıyor. Devasa kebapları göz açıp kapayıncaya dek yutuyorlar, sabahları ılık çay içiyorlar, tatlıya bayılıyorlar. Yoksullukları açıkça görülüyor: Belgrad vitrinleri en düşük Mahmutpaşa tezgâhlarının yanına bile yaklaşamıyor, şıklık çoktan unutulmuş bir sözcük. Belgrad'dan Köstendorf'a ve oradan Belgrad'a yaptığımız ve farklı güzergâhlar kullanarak derin ülkeyi iyice tanıdığımız yolculukta, doğanın güzelliğine hayran oluyorum. Ama yollar boyu uzanan araba mezarlıkları, gecekondular ve terk edilmişlik duygusu acı veriyor: Avrupa bu ülkeyi nasıl birliğe alacak? Üstelik ülke koyu bir milliyetçilik duygusuyla iyice haşır-neşir gözüküyor. Konuştuğumuz birkaç aklıbaşında Sırp, bize aslında aşırı milliyetçilikle aşırı yoksulluğun atbaşı gittiğini, karışık bir neden-sonuç ilişkisi içinde olduklarını söylüyor. Hangisi hangisinden çıkıyor, bilmek zor. Ama birbirlerini besledikleri kesin. İşte seçimler de bunu kanıtlıyor. Birçok yerde güleç yüzlü afişlerini gördüğümüz, ülkeyi AB'ye taşıma misyonu yüklenen Boris Tadiç, belki halen iktidarda olmanın getirdiği yıpranmanın da katkısıyla ancak ikinci sırada yer alıyor. Yüzde 39 oyla çoğunluk, 'Sırp milliyetçiliğinin sembol ismi' olduğu belirtilen Tomislav Nikoviç'in. Onun başarısı, bağımsızlığa hazırlanan Kosova için de bir tehdit. Ve bu durum uzmanlarca "Slobodan Miloseviç'in ruhu Belgrad'a dönüyor," diye yorumlanıyor. Kısacası, Balkanlar'da huzur ve barış hemen yarın olacak şey değil.
Bugünkü Tüm Yazıları
Sırbistan: Koyu milliyetçiliğe dönüş mü?
Yayın tarihi: 25 Ocak 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/25/cm/haber,BBDD771CEE9D4B42A22BBFE74835E05A.html
Tüm hakları saklıdır.