CHP'li Öymen:Başbakan Erdoğan seçilmiş padişah gibi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üslubunu değerlendirirken, Erdoğan'ın, "seçilmiş bir padişah" gibi davrandığını söyledi. Öymen, Erdoğan'ın, Türkiye'yi 1908 öncesine götürmeye çalıştığını öne sürerken, Erdoğan'ın "Ortaokulda aldığı dini eğitiminin" türban konusunda açıklama yapması için yeterli olmadığını savundu. Öymen, dini konuların ilahiyatçıların tartışması gerektiğini söyledi.
CHP'li Öymen, son dönemde "türban" ekseninde yaşanan ve Başbakan Erdoğan'la yüksek yargıyı karşı karşıya getiren tartışmaları ANKA'ya değerlendirdi. Başbakan Erdoğan'ın dini pek çok konuda "din alimi" gibi görüş bildirmesinin sakıncalı olduğunu söyleyen Öymen, "Kendisi bir din adamımı da fetva veriyor. Kendinin böyle bir konumu yok. Sizin din namına konuşup beyanat verecek halini yoz. Laik devlette bunlar olacak şeyler değil. Başbakan Erdoğan'a şunu sormak lazım. Siz din profesörü müsünüz ki bu konuda konuşuyorsunuz. Sizin ortaokuldayken bir dini eğitim almanız, sizi Türklerin en ünlü din uzmanı yapar mı? Bırakın bunu İlahiyatçılar tartışsın. İlahiyatçılar içinde öyle diyen var böyle diyen var. Bırakın bunu onlar tartışsın" dedi.
AVRUPA'DA DA DİNİ SİMGELER YASAK
Başbakan Erdoğan'ın, Avrupa'da siyasi simgelerin serbest olduğuna ilişkin açıklamalarının gerçek dışı olduğunu belirten Öymen, Fransa ve Almanya'dan örnekler verdi. Öymen, Fransa'da dini simgelerin yasaklandığını ve Almanya'da da "gamalı haç" takmanın yasaklandığını hatırlattı. Onur Öymen, şöyle dedi :
TÜRBAN SİYASİ SİMGE
"Tevrat'ı ve İncil'i inceleyin. Özellikle İncil'de çok açık bir şekilde kadınların başını ötremsi gerektiği söyleniyor. İncilin hükmü bu. Şimdi Hıristiyan kadınlar dünyada başını örtüyor mu? Bunu en katı biçimde uygulayanlar Ortodokslar. Ortodoks olan Yunanistan'da kadınlar başlarını örtüyor mu? Kaldı ki Kuran'da bu kadar açık bir şekilde başını ört emri yok. Başörtüsü geleneksel bir örtüdür, türban ise belli bir simge haline dönüşen bir örtü. Kıyafetin siyasi simge haline gelmesi ya totaliter rejimlerde ya da teokratik ülkelerde olur. Mesela, İran'da erkekler kravat takmıyor. Bu bir simge, bir protesto. Dazlaklar, kollarına gamalı haç işareti olan bantlar takıyorlar. Bunlar hepsi siyasi simge.
TEHLİKELİ SÖYLEM?
Şimdi, 'ne var bunda' diyor, bunu doğal karşılıyor. Siz şimdi belli bir ülkeye gittiğiniz zaman belli bir siyasi parti yandaşlarını kıyafetlerinden tanıyor musunuz? İsveç, İngiltere, Fransa ve İtalya'ya gittiğiniz zaman işte bu Hıristiyan demokrat eğilimli diyor musunuz, kıyafetine bakarak. Veya bu sosyal demokrata benziyor diyor musunuz? Demek ki uygar ülkelerde böyle kıyafeti insanlar bir siyasi simge haline getirmiyorlar. Bu tehlikeli bir söylem. Belli bir görüşte olanlar şöyle giysin. Böyle dediğiniz zaman toplum bölünür."
GERİCİLERE CESARET VERİYOR
CHP'li Öymen, Başbakan'ın din konusunu siyasete karıştırmaya çalıştığını da iddia etti. Öymen, "Tarihimizde bunun çok acı örnekleri var. 31 Mart vakası var. Belli softaların tahriki ile bir çok insan ayaklandı. Kubilay olayı var. Şeyh Sait isyanının bir gerici ayaklanma olduğu unutulmamalı. Maraş ve Sivas olayları bir radikal dinci ayaklanmadır. Bu tür açıklamalar, bu tür olayları gerçekleştirenlere cesaret verir. Bu çok tehlikeli gidiştir" diye konuştu.
REJİM DEĞİŞTİRİLMEK İSTENİYOR
"Devletin yapısı ve milletin dokusunun değiştirilmek istendiğini" öne süren Öymen, şunları söyledi : "Sıkıntı buradadır. Atatürk'ün kurduğu çağdaş bir devlet olma özelliğinden uzaklaştırmak istiyorlar. Atatürk devrimlerine karşı bir hareket söz konusu. Yaptıklarının özü karşı devrimdir. Hiç kimse dine karşı değil, halkın inançlarına saygılıyız fakat geçmişte hiç görülmemiş olaylar oluyor. Başka dine mensup gazeteciler öldürülüyor, rahipler öldürülüyor. Yaratılan iklim sürekli din faktörünü ön plana çıkartıyor. Din insanla Allah arasındadır. Dini günlük hayatta uygularsanız, çok sakıncaları olur."
YARGI KARARLARI ORTADA
CHP'li Öymen, Türkiye'de türbanla ilgili yargı kararlarının olduğunu hatırlattı. Öymen, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ortada. Hükümet, 'Biz bu kararlara saygı göstermek zorundayız' diyecek. Şimdi hükümet öyle değil de, 'Benim istediğim doğrultuda karar vermiyorsa ben o yargıyı değiştiririm' diyor. Başbakan, ülkeyi 1908 öncesine götürmek istiyor. Bu o görüştür oraya gidiştir. Benim dediğim olacak diyor. Seçilmiş bir padişah gibi görüyor kendini. Başbakan, 'Hiçbir güç hiçbir makam benim dediğimin dışında düşünemez' diyor. Bunlar çok tehlikeli gidişler" dedi.
(ANKA)
Yayın tarihi: 21 Ocak 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/21//haber,87B3C9F7BA734972ACD770A039B4F5AC.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.