Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya,
''Cumhuriyet'in temel ilkelerini, 85 yıllık kazanımlarını yok saymak, özgürlüğü çağdaşlaşma yerine dini esaslar çerçevesinde ele alarak etnik gruplara, mezheplere, ırkçılara haklar vermek olarak görmenin ve tartışmanın ülkeye yarar getirmeyeceği halkı önce bilinçlendirmeye, ayrıştırmaya sonra da çatışmaya götüreceği açıktır'' dedi.
HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINYalçınkaya,
''Basın Bildirisi'' başlığıyla yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
''Siyasi partilerin; Cumhuriyetin laiklik niteliğinin değiştirilmesi amacını güdemeyecekleri gibi bu amaca yönelik faaliyetlerde, beyanlarda bulunamayacakları, bu kuralı göz ardı etmenin laiklik ilkesinin korunmasını imkansız kılacağını keyfiliğe yol açacağını,Devletin sosyal veya ekonomik veya siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eylemek maksadıyla dini veya dini hissiyatı veya dince kutsal tanınan hususları alet ederek propaganda konusu yapamayacakları, istismar edemeyecekleri kötüye kullanamayacakları, aksine faaliyet ve beyanların din ve dince kutsal sayılan şeylerin istismarı sayılacağını,Türkiye Cumhuriyeti Ülkesi üzerinde milli veya dini kültür veya mezhep veya ırk veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri süremeyecekleri, Türk Dilinden veya Kültüründen başka dil ve kültürleri korumak geliştirmek veya yaymak yoluyla ülke üzerinde azınlıklar yaratarak millet bütünlüğünün bozulması amacını, bölünmez bir bütün olan ülkede, bölgecilik veya ırkçılık maksadını, Türkiye Cumhuriyetinin dayandığı devletin tekliği ilkesini değiştirmek amacını, güdemeyecekleri bu yolda faaliyetlerde bulunamayacakları, bu kuralları görmezlikten gelmenin azınlık yaratılmasını ve devletin tekliği ilkelerini zayıflatacağı,Dil, ırk, din ve mezhep ayrımı yaratmak bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kurmak amacını güdemeyecekleri, bölge, ırk, belli kişi, aile, zümre veya cemaat, din, mezhep veya tarikat esaslarına dayanamayacakları, diğer halde demokratik devlet düzeninin korunmasının olanaksız olacağı,Anayasa'da yer alan hak ve hürriyetlerin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamayacağı,Anayasa ve yasalarda hüküm altına alınmış, ayrıca yaptırımları gösterilmiştir.''
CUMHURİYETİN TEMEL İLKELERİMillet iradesiyle kurulan yasa koyucunun, ülke ile millet bütünlüğünün bozulmasını önlemek amacıyla toplumun huzuru, milli dayanışma için, her türlü kuşkudan uzak düzenli bir yaşam ortamını sağlamak maksadıyla bu hükümleri ve yaptırımları saptadığına işaret eden Yalçınkaya, şöyle devam etti:
''Bağımsız ve egemen olan her devletin, partiler üstü olan bir devlet politikası vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin devlet politikası, işgal güçlerinin yurttan çıkarılıp, Lozan Anlaşması sonucu ülke sınırlarının yeniden belirlenmesi ve kurucu devlet ve kurucu meclis tarafından yapılan 1924 Anayasası ile belirlenmiştir. 1982 Anayasası ile de anılan devlet politikası değiştirilemez hükümleri de konulmak suretiyle koruma altına alınarak başlangıç hükümleri ve ilk dört madde açıklanmıştır. Cumhuriyet yönetiminin ilkesi olan halkın egemenliği kuralı gereği de halk oyu ile kabul edilmiştir.Cumhuriyetin temel ilkelerini, 85 yıllık kazanımlarını yok saymak, özgürlüğü çağdaşlaşma yerine dini esaslar çerçevesinde ele alarak etnik gruplara, mezheplere, ırkçılara haklar vermek olarak görmenin ve tartışmanın ülkeye yarar getirmeyeceği halkı önce bilinçlendirmeye, ayrıştırmaya sonra da çatışmaya götüreceği açıktır.
Eğitim ve öğretim kurumlarında bazı giysilerin kullanılmasının özgürlük sayılıp, özgürlükler içine alınmasının mezheplerin, cemaatlerin ırkçı örgütlerin ayrılıkçı güçlerin sembollerini rahatça kullanacakları, yayacakları, eğitim görenleri örgütleyerek huzursuzluğa, saflara ayıracağı, eğitim ve öğretim kurumlarının yukarıda sayılan etkin örgütlerin alanı haline getireceği, laik ve üniter yapıya aykırı bir faaliyet alanına dönüştüreceği Yüce milletimiz ve ülke ile milletin koruyucusu olan yasalar önünde sorumluluğun anayasa ve yasalar gereği bu yönde beyan ve faaliyetlerde bulunan siyasi partilere ait olacağı gözden kaçırılmamalıdır.Siyasi partiler; mevzuatın veya yasal ve anayasal yapının değiştirilmesi konusunda girişimde bulunurken önerilen kuralların ve buna ulaşmadaki faaliyetlerin her bakımdan yasal ve demokratik olmasına dikkat etmelidir. Önerilecek değişikliğin kendisi temel demokratik prensiplerle anayasada belirtilen insan hakları ile, Atatürk Milliyetçiliği ile laik ve sosyal hukuk devleti ile bağdaşmalıdır. Demokrasinin bir veya birçok kuralına uymayan veya cumhuriyetin temel ilkelerinden olan laik ve üniter yapıyı, demokrasiyi yok etmeyi amaçlayan ve de demokrasinin tanıdığı hak ve özgürlükleri yasa dışı yorumlarla tarif ederek oluşturulan siyasi projeleri öne süremeyecekleri, bu nitelikteki beyan ve eylemlerin gerek iç hukuk gerekse de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi korumasından yararlanamayacağı gözetilmelidir.''
AKP'DEN YALÇINKAYA'NIN AÇIKLAMASINA TEPKİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın türbanla ilgili yaptığı sert uyarılara AKP'den de aynı sertlikte yanıt geldi. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın,
"Türban" tartışmalarına ilişkin açıklamalarını
"Fikir ve düşünce özgürlüğünün yok edilmesi" şeklinde değerlendirdi.
Elitaş,
"Siyasi partilerin hazırlık çalışmaları bile başlamadan, yapılan bu açıklamayı olumlu bulmuyorum. Sayın Başbakan yurt dışından döndükten sonra bir çağrıda bulundu, bu çağrıya bir siyasi partimizden de cevap gelmiştir. Daha hazırlık aşamasında bile olmayan bir düşünce var ortada. Somut çizgileri bile ortaya çıkmadan bu şekilde bir açıklamada bulunulması, düşünce ve fikir özgürlüğü daha doğmadan yok edilmesidir" dedi.
CHP: YARGITAY'IN GÖRÜŞÜNE SAYGI DUYMAK GEREKİRYargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın türbanla ilgili yaptığı sert uyarılara CHP'den destek geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, AKP ve MHP'nin gündeme getirdiği türban konusundaki görüşlerin toplumun görüşü olmadığını belirterek
"Yargıtay da bu yurttaşlarımız gibi düşünüyor. Yüce Mahkeme'nin görüşüne saygı duymak gerekir" dedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'dan gelen sert uyarı, siyasette de geniş yankı buldu. Yargıtay'ın açıklamasını ANKA'ya değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, partisinin türbanla ilgili görüşünün belli olduğunu hatırlatarak şöyle konuştu:
"Başbakanın itirafı ile netleştiği gibi türban siyasal simge. Başörtüsü geleneksel örtünme şekli. Ama türban üniforma gibi ve siyasal islamın simgesidir. Bu simgenin kamusal alanda kullanımını serbest bırakmak bütün grupların siyasal simgelerine de serbestlik tanınmasını gerekirir. Bu ise laik üniter yapıyı bozar. CHP olarak siyasal simge niteliğindeki giysilerin kullanılmasına karşıyız. Toplumun pek çok kesimi de bizim görüşümüzü paylaşıyor. MHP ve AKP'nin getirdiği öneriler toplumun görüşü değil. Yargıtay da, AKP ve MHP'ye katılmayan yurttaşlarımız gibi görüşünü ortaya koymuştur. Yüce Mahkeme'nin görüşüne saygı duymak gerekir."
ADALET BAKANI'NIN AÇIKLAMASIAdalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, hiçbir siyasi partinin Anayasa ile çizilmiş olan çerçevenin dışına çıkmayı öngören bir faaliyeti olmadığını ve olamayacağını belirterek,
''Başsavcının, siyasi partilerin faaliyetleriyle ilgili inceleme yapmak gibi bir görevi olduğu için, bir takım hatırlatmalarda bulunmasını anlayışla karşılamak gerekir'' dedi.
Şahin, TBMM'de gazetecilerin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın bugün yaptığı açıklamayla ilgili sorularını yanıtladı.
Başsavcı Yalçınkaya'nın, Anayasa ve yasalardaki devletin düzeniyle ilgili hükümleri hatırlattığını ifade eden Şahin,
''Yargıtay Başsavcısı bir açıklama yapabilir mi, yapar. Niye yapmasın? Anayasa ve yasalarla ilgili hükümleri hatırlatmış. Herkes anayasal çerçeve içinde hareket eder. Siyasi partiler de anayasal çerçeve içinde hareket eder. Başsavcının da siyasi partilerin faaliyetleriyle ilgili inceleme yapmak gibi bir görevi olduğu için bir takım hatırlatmalarda bulunmasını anlayışla karşılamak gerekir'' dedi.
Bakan Şahin,
''Başsavcı bazı uygulamaları laikliğe aykırı bulmuş'' denilmesi üzerine şunları söyledi:
''Herhangi bir somut örnek vermiş değil. Sadece Anayasa ve siyasi partiler kanununda, siyasi partilerin uyması gereken esasları hatırlatmış. Yargıtay Başsavcısının denetim organı değilim, benim bir memurum değil, benden izin alıp konuşacak değil... Şu anda her siyasi parti ve parlamentoda bulunan herkes, Anayasa ve yasalar içerisinde siyasi faaliyette bulunuyor. Hiçbir siyasi partinin Anayasa ile çizilmiş olan çerçevenin dışına çıkmayı öngören bir faaliyeti yoktur, zaten olamaz. Niye böyle bir açıklama yaptı bilmiyorum.'' Mehmet Ali Şahin, türban sorununun anayasa değişikliğiyle çözülüp çözülmeyeceğinin sorulması üzerine,
''Anayasa değişiklik önerisi gelmedi ki ortada yok. Başörtüsü tartışmalarının içine de girmem'' dedi.