Küresel türbülansın en kritik aşaması dün Amerika'da açıklanan bir veri ve bir bilanço ile resmen başladı. Korkulmasına ve olumsuz çıkacağının beklenmesine karşılık bu aşamanın başlangıcı, 2008 yılına girişte olduğu gibi, negatif olmaktan kurtulamadı. Piyasalarda oynaklık arttı, hisse senedi fiyatları geriledi. Hisse senedi ve riskten kaçanların güvenli liman olarak sığınmalarından dolayı 10 yıllık ABD Hazine tahvillerinin faizi yüzde 3.73 ile neredeyse 3 yıl önceki düzeyine geri döndü.
Öncelikle aralık ayına ilişkin perakende satışların yüzde 0.4 düşmesi zaten beklenmiyordu. Noel nedeniyle perakende alışverişin canlı olması gereken bir ayda beklentilerin olumsuzluğundan dolayı sıfır artış olacağı tahmin ediliyordu. Gerçekleşme son beş yılın en düşük rakamı olarak açıklanınca piyasalar resesyona iyice kilitlendi.
-
Olumlu gelişmeye prim yok- Konut kredisi krizinden ağır yara alan kuruluşların başında gelen
Citigroup'un açıklamasıyla bilanço dönemi ve bunun etkisi fiilen başladı. Beklenmesine karşılık zarar rakamı ortaya çıkınca piyasaları yine olumsuz etkiledi. Korkulduğu gibi,
kredi krizinin derin ve büyük olduğu, ekonomide bir resesyona yol açacağı inancı daha da pekişti. Bu atmosfer altındaki piyasalar olumlu gelişmelere pek bakmıyor. Zarar açıklayan Citigroup'a ve
Merrill Lynch'e yeni ortaklar gelmesi ve sermaye enjeksiyonu önemliydi. Normalde küçük olumsuz haberleri dahi gören ve bunun etkisini abartan piyasalar, krizden çıkışa çare olacak böyle bir gelişmeye dün tepkisiz kaldılar.
-
30 Ocak'ın önemi- Buna karşılık piyasalar 30 Ocak'ta açıklanacak ABD Merkez Bankası (Fed) faiz kararından yarım puanlık indirime gidilmesini ağırlıklı olarak bekliyor. Hatta bu oranın 0.75'e doğru gidebileceği beklentisi oluşmaya başladı. Bunda da 30 Ocak'taki toplantıyla bir sonraki toplantı arasındaki sürenin uzun olması etkili oluyor. Fed'in bir sonraki faiz kararı 18 Mart'ta verilecek.
İki toplantı arasındaki uzun zaman 30 Ocak'tan beklentiyi yükseltiyor. Bir yerde piyasalar Fed'i bu süre uzunluğundan dolayı ay sonunda daha yüksek bir indirime zorluyor gibiler.
-
Faturayı kim öder?- Bilançolar ve veriler açıklanmaya devam edilecek. Bugün ABD'de tüketici enflasyonu, kapasite kullanımı ve
JP Morgan'ın bilanço açıklamaları var. Yarın inşaat verileri yanında
Merrill Lynch'in bilançosu gelecek. Bilançoların biri iyi çıksa diğeri kötü çıkacak. Bir yandan kuvvetlenen resesyon beklentileri diğer yandan yüklü zararlarla açıklanan bilançolar, finansal piyasalarda iki yönlü kıskaç oluşturacak. Piyasada türbülansın devamı gelecek. Dün Londra'da konuşan
Deutsche Bank'ın CEO'su Josef Ackermann
"Hatalarımızın bedelini ödemeliyiz" dedi. Fatura ortaya çıkıyor. Yemeği yiyenler faturayı ödeyecekse sorun yok da, piyasalar ve ekonomiler arasında şu bulaşma etkisi olmasa.
- Sonuç- "Başımıza belâ geldi, deriz. Halbuki belâya kendi ayağımızla gitmişizdir." Cenap Şahabeddin
Yayın tarihi: 16 Ocak 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/16//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.