TAYYİP Erdoğan,
"Anayasa ve yasalar çerçevesinde, cemevlerini ibadethane saymak için ne yapabiliriz, ona bakacağız" dedi.
Bu cümleyi şöyle tercüme edebiliriz:
"Cemevleri tekkedir, tekkeler de devrim kanunlarına göre yasaktır, bakalım ne yapabiliriz?" Erdoğan, bu değerlendirmesini, Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin kararına dayandırıyor; Mahkeme, cemevlerinin ibadethane sayılmasının yasa ve anayasaya aykırı olduğunu belirtmişti.
Aleviler, cemevlerinin tekke olmadığını vurguluyor. Hatta, Sünni Müslümanların,
"Cemevi tekkedir" diyerek, devrim kanunlarını çiğnemenin yolunu açmaya çalıştıklarını bile iddia edenler var.
Lütfen kelimeler üzerinde tartışıp, gene fasit bir daireye kendimizi sıkıştırmayalım. Ama söylemeden geçemeyeceğim: Tekkeler, Müslümanların bir arada zikrettikleri, Allah'ı ve Hz. Muhammed'i andıkları yerler değil mi? Sünniler, namazlarını camide kılıp, tekkelerde zikrediyorlar. Aleviler ise, cemevlerinde hem namaz kılıyor, hem de zikrediyor. Hz. Ali'nin camide öldürülmesi dolayısıyla, çoğu Alevi camiye gitmiyor. Zaten camiye gitse, Sünni imamın arkasında namazını da kılamaz. Bununla beraber sadece Alevilerin devam ettiği camiler de var.
İyi niyetle hareket edilirse, çıkış yolu daima bulunur. Cemevlerini ibadethane sayan bir kanun yayınlansa,
"Atatürk devrimlerine aykırıdır" diye, Anayasa Mahkemesi'ne müracaat eden çıkar mı? Müracaat edilse, Anayasa Mahkemesi kanunu iptâl eder mi?
Ben şahsen, kimsenin,
"başörtüsü" ile uğraştığı gibi, cemevleriyle uğraşacağını sanmıyorum.
Kaldı ki, şeklen tekkeler kapalı bile olsa, şeyh de var; mürit de var; bir araya gelip zikreden de var.
Yasaklarla birbirimizi, milletimizi ve ülkemizi yormayalım.
Yayın tarihi: 15 Ocak 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/15//haber,DE2BF0BD69FE430A9115D65309D6EDD3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.