Üniversiteye giriş sınavlarına hazırlandığımız dönemde
(1980'lerin ikinci yarısı) hızlandırılmış kurslar vardı. Bugünlerde o kursları hatırlatan bir
"hızlandırılmış" genel kurula doğru gidiyor futbolumuz. Yaşananlar gösteriyor ki; jet gibi bir genel kurul, ardından da aynı hızla seçimli bir genel kurul daha yaşayacağız. Ve bu süreçte hukuk, hakem, oy tartışacağız ama futbolumuzun sorunlarını gündeme taşıyamayacağız.
Bektaşi'nin önüne iki kadeh şarap koyup
"Hangisi daha iyi?" diye sormuşlar. İlkini tatmış. Tatmadığı bardağı gösterip
"Bu daha iyi" demiş.
"Daha tatmadın ki" diyenlere de
"İçtiğimden daha kötü olamaz" yanıtını vermiş.
Ortada yeni bir aday yokken, sadece
"Aday olmayı düşünüyorum" diyen aday adayları isimleri dolaşırken delegelerin
"Yönetim değişsin, seçim yapılsın" talepleri bu hikayeyi çağrıştırıyor.
Durum çok vahim: Ya
"Bundan daha kötüsü olamaz" diye şimdiki yönetimi istemiyorlar, ya da içinde ne olduğunu bilmedikleri
(belki de boş) şişeye oy verecekler!
Hangisi daha kötü acaba?
Örneğin; yeni bir naklen yayın geliri dağılımı krizinin eşiğinde olduğumuzun farkında mı acaba delegeler ve potansiyel başkan adayları?
"Bu da nereden çıktı şimdi?" demeyin. Biraz geçmişi hatırlayın. 2005'te yeni yayın geliri kriterleri için yaşanan tartışmaları unutmadık değil mi?
GELİR GARANTİSİ BİTİYOR Anadolu kulüplerine A14'ler denilen günlerin üzerinden yalnız 30 ay geçti.
Levent Bıçakcı federasyon başkanıydı. A14'lerin bastırmasıyla
yeni bir gelir dağılımı modeli gündeme gelmiş, bir anda
kulüpler iki kutuba bölünmüş, Dört Büyükler karşı cephede yer almıştı. Sonunda;
Dört Büyükler'in gelirin % 50'sini aldığı (Trabzonspor % 10.25, diğer üçü % 13.25'er) sistem bırakılmış;
dağıtılan miktarın % 51'inin performansla belirlendiği yeni modele geçilmişti. Ama Dört Büyükler'in onayı için TFF
"2007-08 sezonunun sonuna kadar gelirlerinizde düşme olmayacak" garantisini vermişti.
İşte bu garanti bu sezon sonunda bitecek. Acaba;
muhtemel yeni TFF Başkanı bu konuda ne düşünüyor? Planı, programı, projesi ne? 2008-09 sezonunda Fenerbahçe 63 puanla şampiyon olursa gelir kaybı olmayacak. Galatasaray için baraj 69, Trabzonspor için 71. Şampiyonluk payı düşük olan
Beşiktaş, tüm maçlarını kazanması halinde bile 2007-08'deki garanti payı olan 23.6 milyon YTL'ye ulaşamayacak ; yaklaşık 300 bin YTL altında kalacak. Bu barajların şampiyonluk halinde geçerli olduğunu, bir sıra düşüşte yaklaşık 9 puan yükseldiğini
(örneğin Galatasaray'a ikinci olursa 78 puan gerek) hatırlatalım.
"Ben gelirleri şu, şu, şu yolla artırıp, buradan sağlayacağım ek kaynakla yeni bir 'garanti fonu' yaratacağım" diyen bir aday var mı?
SİSTEM SAKATLANACAK MI? Ya da bu konuları dile getiren bir, sadece bir delege bile çıktı mı bugüne kadar?
Genel kurulda çıkacak mı, çıkabilecek mi?
"Aman canım! Geç bunları. Hakem atamalarına bak! PFDK benim kulübüme neler yaptı biliyor musun? Hele Tahkim yok mu!!!" diyen delegeler aşağıdaki soruları kendilerine bugünden sorsun, çünkü yazın bunları tartışacağız:
(Yeni) TFF yönetimi, garanti fonunu
'Artık süresi doldu' diyerek kaldırabilecek mi?
"Futbolumuzun lokomotifi büyüklerin gelir kaybı yaşamasını önleyeceğim" mi diyecek? Bunun için Anadolu kulüplerinin 2.5 yıl önce bastırıp uygulamaya sokturttuğu
performansa dayalı sistemi sakatlamayı göze alacak mı?
"Ne yardan ne de serden" ikilemi nasıl çözülecek?
Delegeler, bu soruları Haziran'daki mali genel kurula bırakmasın. Bugünden konuşalım, tartışalım bunları; çözümleri bulalım. Nasılsa
'olağan' genel kurul bu.
Tek amacının seçim olmadığını göstermek için de çok uygun bir fırsat, değil mi?
Yayın tarihi: 12 Ocak 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/12//kayalioglu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.