Sosyalist Demokrasi Partisi, taciz skandalıyla çalkalanıyor. Zaten öyle bir durum var ki,
"taciz" iddiaları ayyuka çıkmasaydı, kimse, Sosyalist Demokrasi Partisi'nin varlığından haberdar bile olmayacaktı. Yılların komünisti/sosyalisti Mihri Belli, partiden istifa ederken şöyle konuşmuş:
"Kimi 'taciz'
diyor, kimi ise 'teklif.'
Teklifin maksadı, bu eylemin taciz olup olmadığını belirler." Bin kadar sosyalist, taciz yüzünden partisinden istifa etmiş. İşte ideolojilerin çöktüğünün bir başka kanıtı.
Eskiden Mihri Belli,
taciz-teklif meselesini değil,
Milli Demokratik Devrimi tartışır,
"Önce, asker-sivil aydın zümre önderliğinde milli burjuvazi devrim yapsın; kesintisiz devrim, sonraki aşamalarda Marksist-Leninist düzene bizi götürür" düşüncesini savunurdu. Ona karşı çıkanlar,
"milli burjuvazi değil, işçi sınıfının önderliğinde devrim gerçekleşmeli" derdi. Mehmet Ali Aybar, tacizci partiliye değil, Çekoslovakya'yı
"taciz eden", daha doğrusu
işgal eden Sovyetler Birliği'ne karşı tepkisini ortaya koyardı.
Sosyalizm nereden nereye geldi.
"Taciz" diyenlerle
"teklif" diyenler karşı karşıya. Bu hızlı çöküşün Marksist-Leninist literatürde mutlaka bir açıklaması olmalı. En çok, bir ömrü, böyle bir hayale teslim edenlere acıyorum.