"Biz" (eğer devleti temsil edenler
"Biz" ise); Genelkurmay Başkanı'nınkini de sayarsak, ABD'ye üçüncü
"en tepeden" ziyarette bulunuyoruz.
Oysa, ABD Başkanı kısacık süre sonra Ortadoğu'yu kapı kapı dolaşacak.
"Biz" muhtemelen (ABD sayesinde)
"teröre karşı zafer" kazandığımızı düşünüyoruz.
Hakikaten bitmekteyse ve devlet de artık başka türlüsünü düşünebilecekse, tamam.
Lakin, mesela İran
"ABD'ye karşı bölgesel kişilik ve etkinlik zaferi" kazandığını düşünüyor.
Açıkçası, birçok ABD'li de zaten öyle düşünüyor.
"Biz" çok çektiğimiz kendi
"bölünme fayımız" ı tamire uğraşıp duruyoruz.
İran ise; devletini, başkanını, dini liderini, rejimini, iklimini filan sevmeseniz de olur ama diplomatik ustalığını teslim; neredeyse bölgenin en büyük
"bölünme fayı" olan, ABD'nin aşırı kaşıdığı
"Şii-Sünni" kırığını onarmakla meşgul.
"Biz", sıcak sınır ötesi
"başarılar" dan ötürü, henüz ABD'nin bir zamanlar uçaklarımızı nasıl gece kör edebildiğini, sonra İsrail'le ortak tatbikatlar içinde savaş uçaklarındaki kataraktın nasıl ve esas ne için alındığını filan da pek sorgulayamıyoruz.
İran ise, nükleer manevraları arasında, başı dik, hem kimseyi takmıyor, hem uluslararası hesap verebiliyor, hem de haklılığını ABD istihbarat raporlarına dahi kaydettiriyor.
"İran'a benzemek" istemiyoruz, tamam.
Sanırım bu ciddi farklar biraz da o yüzden!
"Bağımsızlık", önce bizatihi kendisi üstüne bağımsız düşünebilme kabiliyeti ve alışkanlığı ister.
Yayın tarihi: 8 Ocak 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/08//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.