kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Aralık 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Çok karışık, çok!

Butto'nun "favori" katilleri "El Kaide ve Taliban". Büyük ihtimal.
Zaten "Butto Amerikan ajanı" idi.
Ama birçok "Butto yanlısı" dahi, "General Müşerref ile ABD" yi suikasttan sorumlu tuttu.
Neden, en karşıtlar dahi, siyasi suikastın "fail adayı" olabiliyor aynı anda?
Bu karışıklık neden?

Elbette "Doğu" nun "kendine has şiddeti" var. Kendi kendisini, kardeşini, kardeşi olabileceği halde, dini, mezhebi, etnik kökeni, eyaleti, siyasi rekabeti yüzünden düşmanı saydıklarına kıyan, kıyımdan geçiren gözü dönmüş şiddeti var.
Benazir de 11 yıl önce başbakanken kardeşi Murtaza'yı öldürtmekle suçlanmıştı. Babasının siyasi idamından 17 yıl sonra. Murtaza' nın 25 yaşındaki, ABD eğitimli kızı Fatima da halasının esaslı düşmanı ve siyasi rakibiydi o yüzden.
"Batı" nın da öyle bir "iç şiddeti" vardı.
Kavim kıyımları, din savaşları, milliyet ve etnisite kırımları, engizisyonlar, iç savaşlar, devrim ve karşı devrimler.
İkinci Savaş vahşeti biteli sadece 60 yıl oldu. Onu yaşayanlar ve ölmeyenler hala yaşıyor.
Yunanistan, İspanya, Portekiz'de faşizmin bitişi çeyrek yüzyılı anca geçti. Almanya ve İtalya'da daha kuşak devrilmedi.
ABD İç Savaşı biteli 150 yıl olmadı.
Balkanlar zaten "Batılı" değildi pek. Ama çok sayıda yeni AB üyesi, bir beş, on, yirmi yıl önce etnik, milliyetçi, ideolojik kıyımlar içindeydi.
İç Savaş kazanıp "birlik, beraberlik" sağlamış ama tiyatro locasında vurulmuş Lincoln başta, dört ABD Başkanı öldürüldü. 12 başkana suikast teşebbüsü oldu.
Kennedy'den bu yana ABD Başkanı öldürülmedi belki; ama ABD başkanları başka ülke başkanlarını, siyasilerini öldürtebildi.
ABD'de bile çok sayıda muhalif siyah, Arap, gazeteci, siyasetçi bir şekilde öldürüldü.
Ama "medeni Büyük Batı" kendi şiddetini esas "Doğu şiddeti" ne kattı, yüzyıllardır, Doğu'da, Güney'de yeni şiddet kimyaları yarattı.
Kölecilik, ırkçılık, sömürgecilik, istila, askeri, ekonomik, kültürel emperyalizm, kaynakların yağması, borç esareti, darbeler, suikastlar, iç savaşlar, aşağılama.
Latin Amerika'dan Uzak Asya'ya, suikast, darbe, kıyım tarihine bir bakın. Upuzun, kanlı bir liste.
1. Benazir' in babasını asan Ziya ül Hak, askeri darbeyle gelmişti, İslamcılığı destekliyordu.
2. O sırada Afganistan Sovyet işgali ve kontrolü altına girmişti; ABD de "muhalif" İslamcılığı destekliyor, bugün El Kaide'yi oluşturan akımları finanse edip CIA eliyle eğitiyordu.
3. ABD; Ziya ile ittifak yaptı ve o gün bir Butto asan darbeci general marifetiyle bugün ABD kuklası bir başka darbeci general iktidardayken öldürülen bir başka Butto' nun katil adayı sayılan "İslamcı gruplar" Pakistan tarafından ABD adına güçlendirildi.
4. Bağlantısız Hindistan'ın nükleerine karşı, darbeci (ve İslamcı) generale, bugün İslamcıların eline geçmesinden korkulan atom bombası vizesi verildi.
5. O dönemde, Türkiye'de de askeri darbe organize edildi. Butto' nun eyaletini işkencelerle kıran "Kardeşim Ziya" nın yakın dostu "Kenan Paşa" meşhur Diyarbakır Cezaevi'ni yarattı; "laik devlet" askeri uçaklarla ayetler attı.
Müslüman bayramı, Hıristiyan Noel'i ve yeni yıl arifesinde, uçakları bombardıman için havalanmış tek devlet (uçakları havada asılı İsrail'i saymazsak) Türkiye idi.
Operasyonlarla, gece vuruş kabiliyetiyle gurur duyduk. Doğrudur.
Türkiye'nin sabrı zaten taşmıştı ama;
ABD öyle istediği için gözü dönmüş saldıran "terör örgütü" nü, ABD artık öyle istemediği için vuruyordu uçaklar.
ABD izin vermediği sürece yıllarca gece görüşü olmayan uçaklar, ABD izin verdiğinden beri gece vurabiliyordu.
ABD, üstelik hukuksuz işgal ettiği ülkede izin vermediği için uçamamıştı uçaklar; bugün hukuksuz işgalci ABD izni ve istihbaratına dayanıp "en işgal işbirlikçisi bölge" de uçuyordu.
ABD destekli ordu darbesinden korkup ABD'ye daha çok yaklaşan hükümet ile hükümete muhtıra bile vermiş ordu, ABD gölgesinde uzlaşmış; ABD desteğiyle memlekete birden daha yoğun saldırtılmış "memleket teröristleri" ni ABD müsaadesi, istihbaratı ve işbirliğiyle artık vuruyordu.
Ve pek kimse;
Böyle bir gölge altında hükümet olmaktan, asker olmaktan, muhafazakar, demokrat, ulusalcı, milliyetçi olmaktan, kendini bağımsız sanmaktan sıkılmıyor; öteki tarafta "ABD kuklası terör örgütü kankası" olmaktan utanmıyordu!
Kafalar kadar ruhlar da karmakarışık olmuştu. Çok karışıktı, çok!