Yuvarlak kafalarında sivri zekâ bulunan birtakım kent, yol, ulaşım ve trafik mühendisleri bir araya gelip, bu en ahmakça düzenlemeyi yaptılar ve yöre halkına işkence ederek sürdürüyorlar. Kimsenin de kılı kıpırdamıyor..
Dünyanın hangi metropolünde bir mesken, konut yöresindeki daracık sokaktan otoban geçişi verilir ve otobüsler, kamyonlar, hatta TIR'lar bu sokaktan geçmeye zorlanır?.. Bir tek bir örnek versinler, Tepecik Yoluna yaptıkları düzenlemeye, teker teker ellerini öpüp özür dileyeyim..
Evet..
Tepecik Yolu'nun sonu bir felaketti. Tıkanıyordu.. Neden?.. Çünkü, dünyanın en geri zekâlı otoyol mühendisleri, köprüye giren yolla, çıkan yolu, Köprü'ye 20 metre kala X harfi şeklinde iç içe geçirmişlerdi. Kilit olmaması mümkün değildi. Bura kilit olunca, tıkanmaya geriye yürüyor, yoğun saatlerde Tepecik Yoluna kadar dayanıyordu. Düzeltme ve düzenleme aşağıdan başlayıp, yukarı doğru geleceğine, bizim sivri zekâlılar işe tersten girdiler ve yukardan aşağı gitmeye başlayıp, bir çuval inciri berbat ettiler..
Şimdi Tepecik Yolunun sonu tam bir felaket.. Buradan sola dönüp 500 metre ötedeki Armutlu'ya gitmek artık yasak. O yöne, sadece Armutlu değil, Levent'e, Maslak Yoluna da gitmek istiyorsanız, tersten Tepecik Yoluna girmek, yarısına kadar gitmek, oradan zaten felç Köprü trafiğine karışmak, üç dört dönüşten ve birkaç kilometre yoldan sonra, tam da çıktığınız noktaya gelmek durumundasınız. Ama yolun karşı tarafına..
Köprü trafiği ile hiç ilgisi olmayan, üstelik bomboş bir yola gidecek arabaları, zaten dolu, zaten kilit, zaten felç köprü trafiğine zorla sevk etmenin adı nasıl bir "Düzenleme" oluyorsa, İstanbul'un seçilmiş sahibi (!)
Kadir Topbaş, ya da atanmış sahibi (!)
Muammer Güler Beyefendiler bana bir izah etsinler.. Ya da bir zahmet eyleyip, teşrif buyursunlar, ben onlara rezilliği yerinde izah edeyim..
Şimdi bu gereksiz yere şişirilmiş Köprü trafiğinin bir konut mahallesinin daracık sokağından geçtiğini düşünün.. 50 metre boyunda iki şeritli bir sokakçık, Tepecik Yolunu aşağıya, paralel yola bağlıyor. Burası tamamen halkın yaşamına ayrılmış bir mesken bölgesi, tekrar ediyorum..
50 metre içinde iki 90 derecelik dönüşü yapmak zorunda yoğun köprü trafiği. Binek otoları yapıyor.. Peki ya otobüsler, kamyonlar, TIR'lar.. İki yanda da arabalar park etmiş daracık yolda, geriye bir şerit zor kalmış. Büyük araçlar tek manevra ile geçemiyor. Hadi geri al.. Arkasındaki yanaşmış, alamıyor. O da geri gidemiyor, onun arkasındaki de yanaşmış.. Al sana 200 metre kuyruk, anında.. Kuyruk demek korna demek.. Burası konut, yaşam yeri.. Onlarca korna.. Hastası var, dinleneni var, uyuyanı var. Kıyamet kopuyor.. Yayılan ve yoğunlaşan egzoz da cabası..
Hadi yaşa bakalım..
İnan Kardeş'in şahit olup fotoğrafladığı bir macera var..
Bu daracık yola, galerinin otomobillerini taşıyan TIR girmiş, ama tam girememiş.. Dönemiyor.. Yol dar.. Çıkamıyor da.. Beklemişler.. Trafik gelmiş.. Park etmiş arabaların sahipleri bulunmuş, bulunmayanlar çektirilmiş, yol açılmış, ama TIR gene gidemiyor.. Niye.. Dedik ya burası otoban trafiği için yapılmamış ki.. Yaşam bölgesi.. İki yanda ağaçlar var.. Bu ağaçların dalları, TIR'daki sıfır satılık araçların kaportasına zarar verecek.. Hadi muavin tırmanmış tepeye..
Elleri ile dalları kaldırmış, kırmış da geçebilmişler, köprü trafiği de açılmış. Resimler bende, Kadir ve Muammer Beyler.. Resimler bende..
Şimdi bu durum haftalardır sürüyor da "Kimsenin gıkı çıkmıyor" dedim.. Bu "Kimse"den kasıt, sözüm ona İstanbul'a sahiplenmesi gereken Vali ve Belediye Başkanı değil sadece..
Bu kimsenin içine, o Yaşam Bölgesinde oturan ve bu yeni, korkunç, rezil, gerzek düzenleme ile hayatları perişan olan insanlar da dahil.. Sözüm ona okumuş insanların mahallesi burası.. Gecekondu sakinleri kadar olamıyorlar..
O gecekonduların hiçbir sosyal ve siyasal gücü olmayan minicik insanları haklarını aramayı biliyor, gereğinde otobanın üzerinde oturma grevi yapıp tüm televizyonları, gazeteleri oraya topluyor ve seslerini duyuruyor.Bizim asıl tepki göstermesi gereken AB sınıfı halkımız ise, oturmuş, sus pus bekliyor. Armut pişecek, ağızlarına düşecek.. Bir eylem yapmak, hak aramak akıllarına bile gelmiyor..
O zaman bu yönetime ve bu yöneticilere layıklar demektir.
Sürünsünler..
Bugünkü Tüm Yazıları
Tepkisiz millet olmanın bedeli..
Yayın tarihi: 8 Ocak 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/08//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.