kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Aralık 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Ölmeden vasiyet yazmamı istediler

- Hemen kemoterapiye mi başladınız?
- Evet. Altı ay hastanede kaldım. 10 günde 75 kilodan 63'e düştüm. 'Benim saçım dökülmez,' diyordum hâlâ. Ama bir hafta sonra kel oldum. Odama psikolog bile geldi. Bana 'Kendini ölüme hazırla, vasiyetini yaz,' diyor. Kadını kovdum. 'Bir daha gelirsen kafana vazo atarım,' dedim. Ben ölümü sadece hastalığımı öğrendiğim gün düşündüm. Bir daha aklıma getirmedim. Aileme de, 'Bir Allah'ın kulu benim yanımda ağlamayacak,' dedim. Yanımda 70 yaşında bir dede vardı. Çok zengindi, kansere yakalanmıştı. Hüngür hüngür ağladığını görünce, 'Dede,' dedim, 'şimdi kalkar sana dalarım. Daha ne kadar yaşamak istiyorsun. Ben ne yapayım? Gencecik yaşta ölümü bekliyorum.' O dönemde 58 kiloya kadar düştüm.

- İlik nasıl bulundu?
- Aslında uzun süre bulunamadı. Doktor da bana, 'Kendini ölüme hazırla,' dedi. Hem zor bir dokum varmış hem de Türkler bu konuda çok bilinçsizmiş. Türkiye'de ilik naklini büyük bir operasyon sanıyorlar. Halbuki kan vermeye benziyor. Magazine harcanan emeğin 10'da biri toplumsal meselelere harcansa çok şey değişecek. Bana Alman bir kadının iliği uydu. Fakat o da yüzde 100 uyumlu değil. İliğin çalışması, hem sayısalı hem altılı ganyanı hem de piyangoyu tutturmak gibi bir şeydi. Ama ben bu naklin gerçekleşmesini istedim.

- Nasıl bir risk vardı?
- Yanımda 17 yaşında bir çocuk vardı. Ona kendi kardeşinin iliğini vermişlerdi ama çalışmadı ve bir hafta sonra öldü. Benim de aradan 10 gün geçtiği halde, kan değerlerimde herhangi bir değişim olmayınca bu kez 'Ölüyorum,' dedim. Ama 11. gün kan değerlerim harekete geçti.

- Size iliğini veren kadınla tanıştınız mı?
- Hayır prosedür gereği yasakmış. Ama sabah 10.00'da verecekti, akşam 22.00'da verdi. Ben bu arada caydı sandım. Hayatımda hiç bu kadar heyecanlanmamıştım.