kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Aralık 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Kubilay'ın en büyük hayali kendisi gibi kanseri yenen Filiz Akın'la tanışmak.

Ölseydim, 'Kalbimizdesin' diye pankart açarlardı

Burcu ALDİNÇ
Kubilay Toptaş, bir dönem yeşil sahalarda fırtına gibi esiyordu. Ama bir bayram günü mide şikâyetiyle kaldırıldığı hastanede hayatı değişti. Lösemiye yakalanmıştı. Fenerbahçe'de forma giyerken üç telefon taşıyan Toptaş'ı artık ne arayan vardı ne de soran. Ama o, hayat mücadelesinden asla vazgeçmedi.....
1973 yılında Kars'ta dünyaya geldi ve babasının işleri nedeniyle Almanya'ya taşındı. Henüz beş yaşında futbolla tanıştı ve Almanya'da 3. Lig takımlarında oynamaya başladı. En büyük hayali Avrupa'da 1. Lig'de futbol oynamaktı. Zaten başarılarıyla da göz dolduruyordu. Kubilay Toptaş, Belçika'nın Lierse takımından, Hollanda'dan ve Roma'dan teklifler alıyordu. Fakat babası Gaziantepspor'un Başkanı Celal Doğan'a söz vermişti bir kere. O da 1993-94 sezonunda Gaziantep'in yolunu tuttu. O yıllarda Elvir Boliç'le birlikte Fenerbahçe'ye transferi gündeme geldi. Ama kulübü, onun için çok yüksek bir bonservis bedeli isteyince Antep'te kaldı. Maalesef Antep ona çok da yaramadı. Hocasıyla arasında pürüzler çıkınca, Çanakkale Dardanelspor'a transfer oldu. O yıllarda Toptaş, sahalarda fırtına gibi esiyordu. Fenerbahçe de onu gözüne kestirmişti bir kere. Ve hayallerinden biri gerçekleşti. Kubilay, yüksek bir bonservis bedeliyle Fenerbahçe'ye transfer oldu. Ama ne Fenerbahçe'de, ne de daha sonra forma giydiği takımlarda hastalıklar onun peşini bırakmadı. Kubilay değil maça çıkmak, merdiven çıkamıyor, sürekli yorgun düşüyor, sık sık uyuyakalıyordu. 2000 yılında yine bir Kurban Bayramı'nda teşhis konmuştu: Lösemiydi ve ilik bulunmadığı takdirde çok az ömrü kalmıştı...

- Profesyonel futbolcusunuz, 1. Lig'de oynuyorsunuz, her gün antrenmanlara çıkıyor, kamplara gidiyorsunuz. Derken lösemi olduğunuz söyleniyor, bu nasıl bir ruh hali yaratıyor?
- Yakıştıramıyorsunuz. Gencecik adamım, alkol yok, sigara yok. Sağlıklı besleniyorum, her gün idman yapıyorum. Lösemi olduğumu ilk öğrendiğimde inanmadım. Doktora, 'Bir yanlışlık vardır, ben nasıl ölürüm,' dedim. Yaz günü kara toprağın altına mı girilirmiş? Fenerbahçe'de oynadığım dönem destek amaçlı lösemi hastası çocukları ziyaret ederdik. Hiç aklıma gelmezdi, aynı durumun bir gün benim başıma geleceği. Ama hayat bu, her şey olabiliyor.

- Hastalığın belirtileri ilk ne zaman ortaya çıktı?
- Vanspor'dan Göztepe'ye transfer olmuştum. Ama bende bir değişim vardı. Ligi Galatasaray'a gol atarak kapatmıştım. Ama bu kez beş dakika koşsam yoruluyordum. Adeta nefes alamıyordum. Yataktan kalkıp salona geçsem, orada tekrar uyuyakalıyordum. Önce Van'dan, yani yüksek rakımdan deniz seviyesine indiğim için hava değişimi böyle yaptı sandım. Ama baktım aradan aylar geçti ben hala kötüyüm, hocalar bile beni tanıyamıyor.

- O dönemde bir kulüpten diğerine transfer olurken sağlık kontrolünden geçmiyor muydunuz?
- Yok, sadece bir film çekiyorlardı o kadar. Hatta bazen film bile çekilmiyordu. Eskiden şimdiki kadar ciddiye alınmıyordu bu kontroller. - Siz kendiniz mi gittiniz doktora? - Mide şikâyetiyle bir gece acile gittim. Orada benden ilik örneği istediler. 'Ne iliği, ne gerek var,' dedim ama aldılar ve temiz çıktı. Ancak bende halsizlik devam ediyordu, takımla konuştum ve ayrılıp tatile gittim. Dönüşte de Samet Aybaba dönemi ve ben Gençlerbirliği ile masaya oturacağım. Ama bembeyazım hâlâ. Bu sefer ablamla doktora gittim. Doktor ablamla konuştuktan sonra ablam bayıldı. Ben kendime konduramıyorum doktora 'Kaldır ablamı,' diyorum. O bana 'Ablan iyi, sen biraz sakinleş bakalım,' diyor.

- İlk kez o zaman mı öğrendiniz lösemi olduğunuzu?
- Yok bana o zaman da söylemediler. Doktor bana 'Özel uçakla Almanya'ya git,' diyor. Niye özel uçak anlamıyorum ki. Meğer uçakta beyin kanaması geçirme riskim varmış. Ağabeyimle atladık gittik Almanya'ya. Günlerden cumartesi ve ben pazartesi Samet Aybaba ile imza atacağım. Doktor bana AML olduğumu söyledi. Lösemi demekmiş.

- Ne tepki verdiniz?
- 'Bu yaşta ölünür mü hiç? Ayıp,' dedim. Yeni araba almıştım, o ne olacaktı? Samet Aybaba'ya da ayıp oldu, diye düşündüm. Söz vermiştim ona. O gün dünyam yıkıldı, dışarı çıkıp ağladım. Ama o günden sonra öleceğime asla inanmadım. Sonuçta Türkiye'ye gelip imza atmak istedim. Ama doktorlar, 'Kemoterapiye başlamazsan pazartesiye çıkmazsın,' dediler.
Haberin fotoğrafları