Farklılıkların zenginlik sayıldığı bir dünyaya doğru gidiyoruz. Ama biz ülke olarak bunun ne kadar farkındayız?
Git, ne olursan ol, git!
Mevlana'nın en çok bilinen ve sevilen cümlesi, nasıl oldu da tersine çevrildi? Üstelik tam da bu sözün söylendiği topraklarda... Belki de bunun nedenlerini bulmak için çok da düşünmeye gerek yok..
Bir ülke eğer tüm dünyadan insanların yerleşip çocuklarını yetiştirmek, çalışmak, yaşamak ve kök salmak için gelmek istedikleri bir yerse büyük ülkedir. Ülkesini seven herkesin gerçekleşmesini istediği gelecek bu olmalıdır: "Öyle bir ülke yarattık ki tüm dünya gelmek, bize katılmak istiyor." Gel, çünkü burada iyi yaşacaksın. Ayağın kırıldığında, karın doğum yaptığında çocuğun hastalandığında sana insan gibi davranacak, en son tıbbi yardımı, desteği verecek insanlar olacak. Bunun için para da ödemeyeceksin. Çünkü vergilerinle oluşturduğun sistem işliyor.
SESİNİ DUYURABİLİRSİN
Gel, çünkü yaşlandığında, sağlığın bozulduğunda hastane kapısında sürünmek ya da bütün birikimini ilaçlara gömmek zorunda kalmayacaksın. Hayatının son döneminde tedavi masrafların için sana bu bedeli ödetmeyecek bir sosyal sigorta sistemimiz var. Gel, çünkü burada işinde iyiysen kimse senin hangi cemaatten, hangi tarikatten, hangi partiden, kimlerden, nelerden olduğunla ilgilenmeyecek. Başına ne sardığın, tüylerini nasıl uzattığın kimsenin umrunda olmayacak. Eğitiminin ve emeğinin karşılığını hak ettiğin gibi alacaksın. Mahallenin bakkalı da olabilirsin en büyük kurumun başına geçip CEO da... Gel, çünkü burada fikirlerini özgürce savunabilecek, bunu yaptığın için hapse atılmayacak, infazcı avukatlar tarafından mahkemelerde süründürülmeyeceksin. Yargı sistemimiz adildir; bireyin özgürlüklerini korumakla yükümlüdür. Bunu bildiğin için özgürce düşünüp, özgürce konuşabileceksin. Ama bedeli var. Sen de başkalarının düşüncesine saygı göstereceksin. Gel, çünkü burada seni yönetenlere itirazını yüksek sesle dile getirebilirsin. Sesini duyurabilirsin. Gel, çünkü sanatını da özgürce icra edebileceksin. Ama kötüysen de acından ölürsün, dikkat et. Burada devlet desteğiyle, siyasilerin falan itelemesiyle bir yere varılmaz. Varoşlara Mozart çalarak yeni bir aydınlanma dönemi başlatabileceğine ve iktidarı değiştirebileceğine inanabilirsin. Bunu yapabilirsin. Ama ilgi görmeyince küsmek, "Cumhurbaşkanı neden beni çağırmadı" diye üzülmek hoş karşılanmaz, baştan söyleyeyim. Gel, çünkü dilediğin gibi yazabilirsin. İnsanlar seni hapse atmak yerine yazdıklarını tartışırlar. Gel, çünkü burada eleştiri kurumsallaşmıştır. İşlerin daha iyiye gitmesi ve sistemin doğru işlemesi için eleştirinin gerekli olduğunu herkes bilir. Kimse işini yaptığın için sana dava falan açmaya kalkmaz. Gel, çünkü burada musluktan akan suyu içebilirsin. Çocuklarınla köşedeki parkta yüzünü güneşe verebilirsin. Bunun için dağ başında bir toplu konutta oturmana gerek yok. Şehirlerimizi öyle planladık ki, her semtte yeşil alanlar var. Ama öyle eşe dosta şirket kurdurup beton saksılara lahana ekmece yok. Doğayı doğal haliyle koruyoruz biz. Gel, çünkü burada yüzlerce yıllık ormanları kesip yerine ağaçlandırma adı altında 10 santimlik fideler sokuşturmuyoruz. Doğanın bitki ve hayvan zenginliğini koruyoruz. Gel, çünkü burada klasik müzik konserine gitmek için "entel-dantel" damgası yemeyi, saçın uzun diye küfür duymayı, başörtün var diye hor görülmeyi göze almana gerek yok. Rahat ol. Gel, çünkü burada kendi kültürünü yaşayabilir, kendi müziğini yapabilir, kendi hikâyeni anlatabilirsin. Beğenen izler, beğenmeyen izlemez. Ama kimse yasaklamaz. Ha kimse izlemiyorsa da izlemiyordur. Zorla güzellik yok.
SLOGANIMIZ DEĞİŞTİ
Gel, çünkü burada basit, az tüketen ve çevreye saygılı bir taşıt satın almak için çocuklarının geleceğini söndürmeyi göze almana ve borçlanmana gerek yok. Gel, çünkü yaptığın işin karşılığında insanca yaşabileceğin ve barınabileceğin kadar para kazanabileceksin. Ama beleş yok, işini iyi yapman lazım. Ben "bilmem kimin köyündenim"i kimse yemez burada. Gel, çünkü burada geleceğe umutla bakabileceksin. Gel, çünkü saygı göreceksin. Saygı göstermeyi becerdiğin sürece... Farklılıklar gelecekte en büyük zenginlik olacak. Farklı fikirler, farklı renkler, farklı yaşamlar, farklı alışkanlıklar, farklı insanlar, farklı kültürler. Dünyanın gittiği yer orası. Tek tip insana, tek tip yaşama, tek doğruya, tek yanlışa yer yok artık. "Gel," diyen büyüyecek, "Git," diyen yok olacak. "Gel, ne olursan ol gel," bu topraklardan çıkan, bu topraklardan çıktığı için övünüp böbürlendiğimiz, dünyaya her fırsatta "satmaya" pek meraklı olduğumuz sloganımız değil mi? Biz bunu hangi ara "git, ne olursan ol git"e çevirdik?
Yayın tarihi: 23 Aralık 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/23/pz/haber,588C6AC3233941308E04A576E4CA2E8C.html
Tüm hakları saklıdır.