Fenerbahçe, akılcı taktik uygulayan, çok koşan ve etkili takım presi yapan Gençlerbirliği karşısında büyük saha içi sıkıntıları yaşamasına rağmen önemli bir 3 puan kazandı.
Zico'nun ikinci yarıda yaptığı oyuncu değişiklikleri yorumlarda büyük çoğunlukla övgüler aldı. Evet, Zico'nun yaptığı değişiklikler doğru hamlelerdi.
Ama geç yaptı. Güçlü bir takım mutlak kazanmak için çıktığı bir maçta skor dezavantajına düşmüşse, daha da önemlisi oyunu rakip tarafından bozulmuş ve işler kötü gidiyorsa devre arasında mutlaka en az bir oyuncu değişikliği şarttır.
Zico bunu zamanında yapmadı. İkinci yarının ilk 15 dakikasında Gençlerbirliği geniş alanda yaptığı çok tehlikeli kontratakların birini dahi değerlendirebilse Fenerbahçe'nin işi bitmişti.
Ama Zico'nun bu hatasını cezalandıramadılar. 60. dakikada yapılan iki doğru değişiklik kötü gidişe
'dur' dedi. Ardından Semih sahneye çıktı ve giden maç geri geldi.
COLİN KAZIM OYNAMALI Uğur Boral çok yetenekli, en önemlisi de kolay adam eksiltebilen bir futbolcu. Ama takım oyununa uyum sağlayamıyor.
Çok pas hatası yapıyor, zaman zaman oyundan düşüyor. Fenerbahçe'nin en büyük özelliği olan kontrol futboluna yatkın değil. Sol dış orta saha olarak defansif yönü zayıf.
Sezon başında da görüldü ki Roberto Carlos'la birbirlerini tamamlayamadılar. Tabi ki böyle bir yetenekten faydalanmak, eksiklerini giderip katkılarını artırmak lazım. Ama doğru zamanlarda kullanarak. Zico uzun süre sonra Denizli'de kendisine görev verdi, başarılı oldu. Ancak kritik derbiye Vederson'la başlamalıydı. Nitekim devrede Uğur'u çıkardı.
CSKA Moskova karşılaşması Uğur'a uygun bir maçtı. O geceye damgasnı vurdu. Gençlerbirliği karşısında yine başarısız kaldı. Bu 4 maçtaki Uğur'un değişkenliği, Zico'nun görev verip görevden alma çelişkileri bu konudaki görüşlerimi doğrulayan canlı örneklerdir. Colin Kazım'ın fizik yapısı kuvvetli, İngiltere Premier League'de oynamış bir genç. Eksiklerini gidermesi, kendini geliştirmesi için oynaması lazım. Yedek kalınca hem zihinsel hem fiziksel sıkıntıya düştü. Bu yüzden Ankara'daki olumsuz performansı normaldi.
Medya ve kamuoyunun bir bölümü ağzıyla kuş tutsa da Semih'i Fenerbahçe'nin santrforluğuna yakıştırmıyor. Bunda da en büyük etken Semih'in senelerdir yedek kalmasından yeteneklerini tanıtma fırsatı bulamayışı. Semih kısa sürelerde işler zora girince Daum ve Zico'nun medet umduğu, attığı kritik gollerle takıma katkı sağlayan, bu yüzden de adı
'Nöbetçi golcü' ye çıkan bir forvetti.
Bu sezon Kezman'ın kötü performansına rağmen yine kulübeye mahkum olan Semih, Kezman'ın kırmızı kartı ve ardından yaşadığı sakatlıkla birden direkt oynama şansı yakaladı. Zico'nun kendisine olumsuz bakış açısına, bozuk moraline ve de en önemlisi senelerdir sürekli 90 dakika oynayamamasına rağmen takıma girdiğinden beri çok başarılı işler yapıyor.
İki derbiyi çözen golleri attı. PSV'nin işini bitiren golü attı.
Ligde 7 maç oynamamasına rağmen 9 gole ulaştı, 6 da asisti var. Bütün bunlar bir tarafa nokta santrfor özellikleri ile sistemi işletiyor. İleride topa sahip olarak orta saha arkadaşlarını karşı alana yerleştiriyor. Yüksek toplardaki zamanlamasıyla kendisinden boylu defans oyuncularından mümkün olduğunca kafa topu almaya çalışıyor, alamasa da onları hataya zorluyor. Ayrıca yetersiz fiziğine rağmen sert ve kuvvetli markajcılardan da hiç korkmuyor.
SEMİH, TERİM'İN DE GÖZDESİ Ben Semih'i Ümit Milli Takım'da çok izledim. Bende bıraktığı izlenim, futbol oynamasını bilen ve pozisyon sezisi olan golcü bir santrfor olduğuydu.
Zico'nun 4-4-1-1 sisteminde Kezman ve Deivid'in özelliklerinin bu kurguya ters kutup teşkil ettiği için ısrarla Semih'in oynaması gerektiğini savundum. Fenerbahçe'de oynamaya başladıktan kısa süre sonra, daha bugünkü konumuna gelmeden zorlu Norveç sınavı öncesi Semih'in aday kadroya çağrılıp son 2 maçta ilk 11'de görev alması Fatih Terim'in de Semih konusunda benimle aynı düşünce paralelinde olduğunun göstergesidir. Kimsenin gözardı etmemesi gereken bir konu var:
Bir futbolcunun kariyeri değil takıma yaptığı katkılar önemli . Büyük maliyeti olan Kezman'dan hiç verim alınamadı.
Kezman'dan daha büyük kariyere sahip Anelka'dan da alınamadı. Çok az maliyeti olan, ayrıca sınırlı kapasitesiyle birinci sınıf forvet olmayan
Nobre, takıma bu iki kariyerli oyuncudan çok daha fazla katkı sağlamıştı.
Yayın tarihi: 18 Aralık 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/18//haber,0DB1F0BEDCAA4CC39C903FB74F40EA70.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.