Paris'te bugün Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin girişimiyle (Durun; hemen yüzünüzü buruşturmayın, bu kez hayırlı bir iş için uğraşıyor) düzenlenecek toplantıda Türkiye önemli bir belge dağıtacak. Toplantı, Filistinliler'e "Yaşayabilir" veya "Ayakları üstünde durabilir" bir devlet kurabilmeleri için uluslararası topluluktan maddi destek sağlamalarını amaçlıyor. Daha açık ifade etmemiz gerekirse, "Filistin için pamuk eller cebe" konferansı (Kim bilir kaçıncı kez) yapılıyor.
Türkiye'nin bu toplantıda dağıtacağı belge ise, vişne çürüğü bir ciltle kaplanmış, 94 sayfalık bir rapor. Dört dilde hazırlandı: İngilizce, Almanca, Arapça ve Türkçe. Kapağında şöyle deniyor: "Kudüs'te Haremi Şerif civarında yapılan kazı çalışmalarına dair teknik heyet raporu". İzninizle önce konferanstan söz edelim. Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Babacan başkanlığındaki heyetin temsil edeceği ve en az 90 ülkenin katılması beklenen Filistin Bağışçıları Konferansı'nda, ABD'nin Annapolis kentinde 27 Kasım'da düğmesine basılan Filistinİsrail barış görüşmelerine paralel olarak, Mahmut Abbas yönetimine ekonomik ve finansal açıdan nefes almasını sağlayacak bir "Çek" verilmesi amaçlanıyor.
Batı dünyası Hamas'ın 25 Ocak 2006'daki seçim zaferinden önce, Filistin'e yılda aşağıyukarı 1.3 milyar dolar yardım ediyordu. Bu fonla hem kamu görevlilerinin maaşları ödeniyor, hem Filistin'in geleceği olarak görülen eğitim, sağlık, altyapı gibi alanlarda kaynak yaratılıyordu. Ayrıca İsrail de gümrük vergilerini (Yılda aşağı yukarı 200 milyon dolar; çünkü Filistin dış ticaretinin neredeyse yüzde 95'ini bu "Düşman Kardeş"iyle yapıyor) düzenli olarak aktarıyordu.
ABD'nin yüklü çeki Ancak sandıktan Hamas'ın çıkmasından sonra musluklar kapatılıverdi. Hem Batı'dan, hem de İsrail'den. Sonuç: Filistinliler'in yüzde 80'i yoksulluk, yüzde 30'u da açlık sınırının altında yaşama mahkûm edildi. Şimdi Filistinliler, Mahmut Abbas'ın elini güçlendirmek ve Filistin devletini kurabilmek için üç yılda 5.6 milyar dolarlık karşılıksız yardım talep ediyor. Toplanabilir mi? Sadece ABD, Dışişleri Bakanı Rice'ın cebine bir milyar doların üstünde çek sıkıştırdığına göre (Hamas krizi öncesi yılda 250 milyon dolar gönderiyordu), sanırız ciddi bir sorunla karşılaşılmayacak.
Türkiye'nin arkeolog, restoratör, jeoloji ve jeofizik mühendisi, sanat tarihçisi 8 uzmana hazırlattığı "Haremi Şerif civarında yapılan kazı çalışmalarına dair teknik heyet raporu"na gelince; öyküsü biraz karışık ve saçbaş yoldurucu. (Ortadoğu'da hangi sorun kolay ki?)
Furkan'ın beklediği yer Haremi Şerif'e (Hazreti Muhammed gece yolculuğunda atı Furkan'la buraya inip buradan geri döndü) götüren Magripliler Kapısı'nın önündeki rampa (Aynı zamanda Ağlama Duvarı'nın batı kesimine açılıyor) 11 Şubat 2004'te 5.1 gücündeki depremden hasar gördü.
İsrailliler bu tahribatı gerekçe göstererek, Magripliler Kapısı rampasında istinat duvarları örmeye kalkınca İslam dünyasında kıyamet koptu. Ne var ki; Mısır, Ürdün (ve elbette Türkiye) dışında hiçbir Müslüman ülkenin İsrail'le ilişkisi yoktu. O nedenle
uluslararası kuruluşlar sorunun yerinde incelenip değerlendirilmesi görevini Türkiye ve BM'ye bağlı UNESCO'ya verdiler. UNESCO raporunu 12 Mart'ta açıkladı, Türkiye ise Haziran ayında tamamladı. Varılan sonuç: Hem UNESCO, hem de Türkiye, İsrail'i hafriyatı başta Kudüs Vakfı olmak üzere İslami kurumların denetiminde sürdürmeye çağırıyor. Zaten Türkiye'nin raporunu açıklamasından sonra İsrail çalışmaları durdurdu.
Ankara'nın raporunu önemsersiniz veya omuz silkip geçebilirsiniz; ama "Sembolik" olmaktan da öte bir anlamı ve önemi var: Türkiye "Bu coğrafyada benim de hem de öncelikli olaraksöz hakkım var" diyor. Dahası muhatapları onun bu iddialı açılımını çoktan kabullendiler.
Yayın tarihi: 17 Aralık 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/17//haber,22339728FBC543FCA84424078964AC1B.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.