Gazeteci yazdığı haberin; kişi ve kurumlar da açıklamalarının arkasında durmalı. 33 yıllık gazeteciyim. Babam olsa haberde gözünün yaşına bakmam.
Günlerden 5 Aralık Çarşamba. TSYD Ankara Şubesi'nde arkadaşlarla sohbet ederken, hakem Özgüç Türkalp'in kardeşi Özgür geldi. Özgüç'ü sordum, sonra da telefonla aradım, kapalıydı. Kısa süre sonra kendisi aradı. Kendisine derbi maçı verildiğini söyledim. "
Hangi derbi?" diye sordu.
"Amatör kümede Çalışkanlar-Yenidoğan maçı" diye takıldım. MHK, ertesi gün SivasDenizli maçına Türkalp'i atadı. Arayıp, cumartesi Sivas'a gideceğimi isterse arabamla gelebileceğini söyledim. Arkadaşlarıyla uçakla gideceğini, dönüşü beraber yapabileceğimizi söyledi. Cumartesi tekrar aradım, "
Arabamı hava alanına bıraktım. Uçakla döneceğim" dedi. Özgüç, babası rahmetli spor yazarı Erol Yaşar Türkalp'in emaneti. Onu evladımız gibi seviyor, kızdırdığımız da oluyordu.
İSTEDİĞİN ZAMAN KONUŞURUZ SivasDenizli maçında vasatı aşamadı. Tepki de aldı. Maçın sonuna doğru spor müdürümüz Serdar Ali Çelikler arayıp, "
Sivas'ta kalıp, Bülent Uygun ile bir röportaj yap" dedi. Uygun'a pazartesi röportaj yapmak istediğimi söyledim; "
İstediğin zaman" dedi.
Otele dönerken, yine Uygun'u aradım; toplantıdaydı. Şoför Erhan'a "
Yarım saat röportaj için gece kalmayalım. Kulübe gidiyoruz" dedim. 19.15'te kulüp tesislerine giderken Özgüç Türkalp aradı. "
Sonuca etki edecek kararlar vermedin. Ama kontrolü kaçırdın" dedim.
Tesislere girdik. Bülent Hoca çok sinirliydi.
Belli ki bir şeylerden rahatsızdı. Liderliğin sırlarını sordum. Anlattı. Son soru; "
Neden şampiyon olmak istemiyorsunuz?" idi. "
Bizim isteğimizle olmuyor. Hakem Türkalp'e 'Mehmet Yıldız'a yapılan faulleri neden vermiyorsunuz?' diye sordum; 'Ağabeylerim öyle istiyor' yanıtı şampiyonluğu neden istemediğimi gösteriyor. O ağabeyleri de biliyorum" dedi.
Bu sırada şoförümüz Erhan da konuşmalarımıza tanık oluyordu. Ankara'ya döndüm. Pazartesi haberi yazıp İstanbul'a gönderdim.
Öğleden sonra Müdürüm Serdar Ali Çelikler "
Bülent'in 'ağabeyler' sözlerini manşet yapıyoruz. Arkasında durur mu?" diye sordu. "
Bülent Hoca arkasında durmayacağı sözleri söylemez. Yine de konuşayım" dedim. Bülent Hoca'yı aradım. "
Hocam manşet oluyorsun" dedim. "
Bir hayat kurtardım diye mi?" diye sordu. TEDAŞ'tan bir işçiyi intihar etmek üzereyken ikna ettiğini anlattı. "
Türkalp'in söylediği 'Ağabeyler öyle istiyor' sözü manşet oluyor" dedim. "
Söylediğimin arkasındayım. Diğerleri de aynı. Aynen yazabilirsin" dedi.
Konuşmayı İstanbul'a bildirdim ve haber çıktı. Elbette telefonlarım susmadı. Bülent Hoca ile 11.00 sularında görüştüm. "
Eline sağlık; haber güzel olmuş" dedi. Bir saat kadar sonra müdür yardımcımız Emrah Kayalıoğlu aradı, Özgüç'ün açıklama yaptığını söyledi. Bülent Uygun ile görüşmemi, ağabeylerin kimler olduğunu Özgüç'ten sormasını istedi. Yeniden Uygun'u aradım, "
Bunu şimdi söylemem veya sormam aleyhimize olur. Önümüzü keserler" dedi.
OLMADI BÜLENT HOCAM! Belli ki; ağabeyler rahatsız olmuştu. Hemen harekete geçip her türlü baskıyı kuracaklardı. Büyük olasılıkla MHK'dan Bülent Uygun'u aradılar.
Arayan herhalde Sivas'ın liderliğini kutlamadı. Ardından Anadolu Ajansı'na açıklama yapan Uygun, Türkalp ile ilgili sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirterek yalanlamaya kalktı.
Olmadı Bülent Hocam! "
Geriye dön, uygun adım marş" dedin. Oğlum kadar sevdiğim, çok da eleştirdiğim Özgüç Türkalp'i kurtlar sofrasına atar mıyım? Kimse "
Günah çıkarıyor" demesin. Özgüç benim evladım sayılır.
Ama babası Erol Yaşar da sağ olsaydı, bir teknik direktörün maçını yöneten hakem için söylediklerini yazardı. Rahmetli de işi konusunda acımasızdı.
Sonuçta Bülent Uygun, Özgüç Türkalp ile yaptığını iddia ettiği cümleleri bana sarf etti. Ben de iki kez Uygun'un onayını alarak gazeteme yazdırdım.
Olay budur efendim!
Yayın tarihi: 13 Aralık 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/13//erdogan.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.