kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Aralık 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Büyükanıt'tan teröre ilginç yaklaşım

Yeni Haber
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt: "PKK hem siyasallaştı hem legalleşti. Terörle mücadele ederken bazı evrensel değerleri kaçırdık, bunlar bize silah olarak geri döndü" dedi.

Büyükanıt, teröre verilen dış ve iç desteğin birbirlerini tetikleyen dinamikler olduğunu ve içerideki destek olmasa dış desteğin bu kadar etki yapamayacağını belirterek, ''Olaya bir bütünsellik içinde bakmadığımız zaman alabileceğimiz tedbirler mutlaka eksik kalır'' dedi.

Büyükanıt, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezinin (SAREM) Merkez Orduevi'nde düzenlediği ''PKK Kongra/Gel Terör Örgütüne Yönelik Ekonomik ve İdeolojik Desteğin Kesilmesi'' konulu sempozyuma katılarak bir konuşma yaptı. Sempozyumun ana temasının terör örgütünün hem psikolojik hem ekonomik desteklerinin nasıl kesileceği olduğunu belirten Büyükanıt, bunun kolay olmadığını, desteğin iç ve dış olmak üzere ikiye ayrıldığını söyledi. İç ve dış desteğin benzer olmakla birlikte aynı konu başlıklarından oluşmadığını ifade eden Büyükanıt, ''Dış destek dediğiniz zaman olayın psikolojik ve siyasi yönde PKK örgütüne destek, yalnız PKK örgütüne destek değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne de engel olma desteği, diğeri de hepinizin bildiği gibi maddi destek. Ama bakıyoruz iç destek dendiği zaman çok fazla kalem ortaya çıkıyor. Bunun psikolojik desteği var içerde, insan desteği var, maddi desteği var'' dedi.

Çeşitli konuşmalarında zaman zaman PKK terör örgütüne verilen dış destekten şikayetçi olduğunu ifade eden Büyükanıt, dış desteğin en başta Kuzey Irak'tan geldiğini, ondan sonra diğer yerlerdeki destekler olduğunu söyledi. Büyükanıt, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Dış destek ve iç destek birbirlerini tetikleyen dinamikler ve içerideki destek olmasa dış destek bu kadar etki yapmaz. Belki de dış destek olmaz. Yani içerideki destek dış desteği tetikliyor, dış destek de içi. Yani karşılıklı etkileşim içinde. Dolayısıyla bu hususu gözden kaçırmamak lazım. Bize şu sorulabilir, bana da sorulabilir, çünkü çok fazla bu dış desteği gündeme getiren kişilerden bir tanesiyim. 'Kardeşim sen içindeki desteği kesmiyorsun bir de üzerimize saldırıyorsun' bunu sorarlar. Ama ben o zaman onlara şu cevabı veririm; bu iki destek karşılıklı etkileşim içinde, bir bütün olarak. Yani şuraya kadar dış destek buraya kadar iç destek diye bir olay yok. Birbirlerini tetikliyorlar. Dolayısıyla olaya bir bütünsellik içinde bakmadığımız zaman alabileceğimiz tedbirler mutlaka eksik kalır. Bir tarihte Batman'da üç terörist ölü ele geçirildi. Ben Kolordu Komutanıyım, bana rapor edildiğinde günlük olaylardan bir tanesiydi. Fakat birlik komutanı arkadaşım bana bazı belgelerle geldi. Tesadüfen tesirsiz hale getirdiğimiz üç teröristten bir tanesi Diyarbakır kuzeyinin, o zaman öyle tabir ediliyordu 'cephecisi', işbirlikçi de diyoruz ama bu işbirlikçiden bir ötesi. O kadar korkunç dokümanlarla karşı karşıya kaldım ki o Batman'da bir mağarada korunmaya çalışan teröristin dünya ile ilişkisi var. İngiltere'den İsveç'e, İsveç'ten Almanya'ya, Almanya'dan Hollanda'ya öyle bir ağ çıktı ki ortaya. Ele geçen belgede ağ yok, ama biz onu ağ haline getirdik. Neresinden keserseniz en az üç tane by-pass ettiği yer var. Böyle bir şeyle karşılaştık.''

''HER ŞEYDEN ÖNCE İÇİMİZE BAKMAK LAZIM''

Bu sebeple iç destekle dış desteği birbirinden ayırmanın mümkün olmadığını vurgulayan Büyükanıt, iç destek ve dış desteğin nasıl kesilebileceğine psikolojik ve ekonomik olarak bütünsel açıdan bakılması gerektiğini kaydetti. Büyükanıt, ''Ama her şeyden önce içimize bakmak lazım. İçimizdekini ortadan kaldırmadan sadece dış destek, dış destek demeye çok fazla hakkımız yok'' dedi.

Büyükanıt, şöyle devam etti: ''1984 yılından beri yapılan terör mücadelesinde insanlığın yüksek değerlerini, bazı değerleri elimizden kaçırdık. Ben o kurumu, bu kurumu suçlamıyorum. Hepimiz, biz de dahil kaçırdık. Bunlar çok önemli. Onlar bize sonra silah olarak döndü. Bu değerler dört tane. Birincisi insan hakları, ikincisi demokrasi, üçüncüsü özgürlük veya özgürlükler, dördüncüsü barış. Şimdi dikkatinizi çekiyorum. Bu kavramlar insanlığın yüksek değer verdiği kavramlar. Bunları şu anda kim kullanıyor? Biz mi kullanıyoruz, terör örgütü mü kullanıyor? İnsan hakları adeta terörist hakları haline dönüştü. Demokrasi öyle. Hepsinin konuşmasında dikkat ederseniz demokrasi, demokratik cumhuriyet... Özgürlük, kavramını bunlar kullanıyor. Barış, bütün yaptıkları şey; barış annelerini tutun, barış babalarını tutun her neyse bu kavramlar bizim elimizden çıktı. Şimdi burada bizim kusurumuz var.''

Bu kavramların bugün dünyanın bütün çağdaş ülkelerinin değer verdiği kavramlar, olmazsa olmazlar olduğunu belirten Büyükanıt, şunları kaydetti: ''Şimdi kendinizi bir yabancı yerine koyun; birileri var Türkiye'de, durmadan insan haklarından, demokrasiden, özgürlükten, barıştan bahsediyor. Bir grup da bunlara karşı mücadele ediyor, kim bunlar? Güvenlik güçleri veya devlet, insan hakları isteyenle mücadele ediyor diyelim ki asker, polis. Demokrasi, özgürlük, barış isteyenle mücadele ediyor. Bu kurumlar mücadele ediyor. Şimdi biz ne yapmaya başlıyoruz, bu kavramlar elimizden çıktığı için kendimizi savunmaya başlıyoruz. Kime karşı, teröriste karşı. Ama terörist özgürlükten, demokrasiden, barıştan bahsediyor. Dedik ki 'İç destek, dış destek iletişim içindedir, bir bütündür.' Bazı insanlar da yurt dışında, 'Ya bunlar özgürlük falan istiyorlar, niye asker bırakmıyor' diyor. Resmen bizi suçluyorlar. Ne oluyor; biz insan haklarını dikkate almayan, demokrasiye inanmamış, özgürlüklere tahammül göstermeyen, barıştan nefret eden bir şey halinde... Değerli komutanlarım, değerli silah arkadaşlarım, işte psikolojik harekat bu.''

Büyükanıt, ''Terör hem siyasallaştı, hem de legalleşti, legalleşmeyen tek onun silahlı terör boyutu'' dedi.

Büyükanıt, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezinin (SAREM) Merkez Orduevi'nde düzenlediği ''PKK Kongra/Gel Terör Örgütüne Yönelik Ekonomik ve İdeolojik Desteğin Kesilmesi'' konulu sempozyumda terörizmle mücadelede iç destek ve dış desteği değerlendirirken olayın yalnız maddi boyutuna değil felsefi boyutuna da bakmak gerektiğinin altını çizdi. Büyükanıt, sempozyumda ifade edilen farklı düşüncelerin bu açıdan katkı sağlayacağını kaydetti. Dağda teröristi tutan en önemli etkenin terör örgütünün felsefesi olduğunu belirten Büyükanıt, ''Terörle mücadelenin esası, terör örgütünün başarılı olma ümidini ortadan kaldırmak. Son zamanlarda meydana gelen bazı gelişmeler, şu soruyu belki de kafalarına soktu, 'Bu iş oluyor herhalde.' Bakın bu da psikolojik harekat, bu ümidin ortadan kalkması lazım'' dedi.

Silahlı Kuvvetlerin görev alanının terörle silahlı alanda mücadele olduğunu ifade eden Büyükanıt, ancak terörün çok boyutlu bir olgu olduğunu, sadece silahlı kuvvetle terörle mücadele edilemeyeceğini söyledi. Büyükanıt, ''Terör örgütüne ümit verici davranışlardan, toplum olarak bir bütün olarak kaçınmamız gerekiyor diye düşünüyorum'' diye konuştu.

Bazı sempozyum katılımcılarının, ''terörün siyasallaştığını'' söylediğini belirten Büyükanıt şöyle devam etti: ''Terör hem siyasallaştı, hem de legalleşti, legalleşmeyen tek, onun silahlı terör boyutu. Silahsız terör boyutu, ona bir katılımcı yorum da yaptı, siyasallaşması bitti. Legalleşme, legalleşmenin bir kısmı tamam, örgüt bazında legalleşme, örgütün legalleşmesi kaldı. O teklifler, şunlar, bunlar anayasa değişiklikleri...''

SORULAR

Büyükanıt, sempozyum çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, Büyükanıt'ın ''örgütün siyasallaştığı, legalleştiği'' yönündeki sözlerini ve anayasa değişikliği çalışmalarını hatırlatması üzerine Büyükanıt, ''(DTP'lileri kastederek) Anayasa ile ilgili değişiklik teklifi veriyorlar'' dedi.

Büyükanıt, kamuoyundaki ''Pişmanlık Yasası'' tartışmalarını anımsatan gazeteciye de, ''O konuda bir yorum yapmam, polemik yapmak istemem'' dedi.

ORG.SAYGUN'DAN AB'YE TERÖR ELEŞTİRİSİ


Öte yandan Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, Avrupa Birliği ülkelerini sert dille eleştirerek, PKK'ya sahip çıkarak Türkiye'ye verilen zararı paylaştıklarını söyledi.

Genelkurmay ATASE Başkanlığı Stratejik Araştırmalar ve Etüt Merkezi (SAREM) Başkanlığı'nca "PKK-KONGRA-GEL Terör Örgütüne Yönelik İdeolojik ve Ekonomik Desteğin Kesilmesi" konulu sempozyum düzenlendi.

Merkez Orduevi'nde düzenlenen sempozyumda konuşan Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, AB ülkelerini sert dille eleştirdi.

Terör örgütünün ortadan kaldırılması için yaşam desteklerinin kesilmesi gerektiğini hatırlatan Org. Saygun, "Ne yazık ki AB ülkeleri bu konuda kayıtsız. Hatta terör örgütünü destekliyor" dedi. Saygun, Avrupa Birliği'nin PKK'ya sahip çıkarak Türkiye'ye verilen zararı paylaştığının altını çizdi.

Belçika'nın Brüksel'de kentinde geçtiğimiz günlerde "Uluslararası AB, Türkiye ve Kürtler Konferansı" adı altında bir etkinlik düzenlenmiş, toplantıya İnterpol aracılığıyla Türkiye'nin aradığı PKK'larda katılmış ve örgütün görüşlerinin savunulduğu bildiriler de dağıtılmıştı.

Konsey kararlarında, Türkiye'nin adının geçmemesine ve aranan PKK'lıların Konsey'e katılımına Genelkurmay'dan sert tepki geldi.

Saygun, bu davranış şekliyle AB ülkelerinin PKK'nın Türkiye'ye verdiği can ve mal kaybınının sorumluluğunu paylaştığını vurguladı.

Terörle mücadelede askeri tedbirlerin yanı sıra mali, psikolojik ve benzeri desteklerin de kesilmesinin önemine değinen Orgeneral Saygun, tüm devletlerin teröre ve teröristlere verilen desteğin engellenmesi noktasında bu mücadeleye katılımlarının zorunlu olduğunu anlattı.

ABD, AB ve NATO'nun terör örgütü PKK ile ilgili aldıkları kararları anlatan Orgeneral Saygun, Avrupa Birliği'nin son dönemde terör örgütü PKK ile mücadele konusunda ümit verici adımlar attığının görüldüğünü, ancak terör örgütü üyeleri ve yandaşlarının Avrupa Parlamentosu ile Fransa ve İngiltere Parlamentolarında terör örgütünün propagandasını yapan konferanslarının da dikkatlerden kaçmadığını belirtti.

Orgeneral Saygun, ''Toplantılar düzenleyenlerin, terör örgütüne sahip çıkmasını, bunların bu şekilde desteklenmesi, direnme gücü ve ümidi verilmesini, siyasi destek sağlanmasını, Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle mücadelede uğradığı can ve mal kaybının sorumluluğunu teröristlerle beraber paylaşmasını dikkatlerinize sunmak isterim. 'PKK gerillaları', 'silahlı isyancılar', 'Ankara muhalifleri' gibi mahcup ifadeler kullanılmasını, bunlara bir türlü "terörist" diyememelerini anlamak mümkün değildir'' dedi.

Terör örgütünün mali desteğinin ulaştığı boyuta da değinen Orgeneral Saygun, Avrupa'da uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi suçlara karışan örgütün bu ülkelerden finansal destek sağladığını kaydetti.

''Terör örgütüyle mücadeledeki yasal düzenleme ve uygulamaların insan hakları kapsamında eleştirilmesi ve atılacak adımların engellenmeye çalışılmasının'' da dikkati çeken diğer bir konu olduğunu ifade eden Orgeneral Saygun, buna karşın AB ülkelerinin kendi ülkelerinde çok daha sert tedbirler alabildiklerine işaret etti.

Orgeneral Saygun, bu tedbirleri alan AB ülkelerine tepki gösterilmezken Türkiye'de bir siyasi parti için başlatılan yasal sürece bir AB milletvekilinin tepki göstermesinin düşündürücü olduğunu belirtti.

Orgeneral Saygun, ''Aralarında müttefiklerimizin de bulunduğu bazı ülkelerin tutum ve davranışları terör örgütünün kendisine yaşam alanları bulmasında en büyük etkendir'' dedi.

Orgeneral Saygun, yapılması gerekenin barış ve güvenliğin ya her yerde var olacağı ya da hiçbir yerde olmayacağından yola çıkılarak terörle mücadelede ortak iradenin ortaya konulması olduğunu söyledi. Orgeneral Saygun, TSK'nın, terörle mücadelede bilgi paylaşımı, işbirliği ve dayanışmaya her zaman hazır olduğunu bildirdi.