UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Çekin arabanızı!
Bir yığın önemli mesele, derin acı varken aşağıdaki mevzuu "takıntım" saymayın. Belki inadımdır.
Bu "kamu görevi ve sorumluluğu" nun, "piyasa şiddeti ve gaspı" karşısında kolayca ihmal ve iğfal edildiğinin "en büyük şehir İstanbul'dan bir resmi" .
"Piyasa küstahlığı" ile onu hoş görüp boş verebilen "devlet yarenliği" nin resmresmi.
Bugün, kendisi bu rezaletin aktörü değilse, yollara çıkmış İstanbullular bir baksın lütfen aşağıdaki manzaraya.
Şimdi İçişleri Bakanı ile Emniyet Genel Müdürü başta, soruyorum:
Sayın İstanbul Valisi Güler;
Sayın Belediye Başkanı Topbaş;
Sayın Emniyet Müdürü Cerrah;
Sayın kaymakamlar, ilçe belediye başkanları, il ve ilçe trafik amirleri;
Yollar ve kaldırımlar kamunun, halkın mı malıdır yoksa siz bunları çoktan şirket otobüslerine, minibüslerine, araçlarına hediye mi ettiniz?
Neye istinaden, ne karşılığında?
A tur, B tur, C tur gibi firmalara ait yüzlerce aracın, kente, kamuya, halka, vatandaşa ait sandığımız yolları, yayalara, çocuklara, sakatlara, yaşlılara ait zannettiğimiz kaldırımları tam gün işgali ile;
1) Mücadele mi ediyorsunuz?
2) Müsamaha mı ediyorsunuz?
3) Yarenlik, ortaklık mı ediyorsunuz?
Araçların ekmek parası peşindeki şoförlerini kastetmiyorum; tur, servis firması sahipleri ve araçları kiralayan, kullanan büyük şirketlere hiç dokunamadan, kendinizi nasıl kamu görevlisi, nasıl devlet, nasıl adil, nasıl cesur zannediyor, tek tek yakaladığınız sürücüye, taksiciye kestiğiniz cezaları "kamu vicdanı" na nasıl sindiriyorsunuz?
"Hukuk devleti" ne buyurun lütfen!
Bir soru da; başta İş Bankası, Akbank, Yapı Kredi, Garanti gibi büyük, köklü bankalar ile bir dizi şirkete; sanata, estetiğe, kente, mimariye, medeniyete, müzeye, kültüre, tabii ki cumhuriyete, demokrasiye, hukuka yatkın, düşkün yöneticilerine:
Koca koca plazalarınız var. Güle güle oturun.
Koca koca sermayeleriniz var. Güle güle kullanın.
Koca koca arazileriniz, gayri menkulleriniz var. Güle güle değerlendirin.
Koca koca kârlarınız var. Güle güle ilan edin.
Elbette, aşırı çalıştırdığınız personeliniz için elinizden geleni, daha iyisini yapın.
Ama, onca plaza, gökdelen, kule, sermaye, arazi ve kâr varken, levhanızı taşıyan servis araçlarınız neden herkese ait yolları, kaldırımları gasp ediyor?
Farkında mı değilsiniz, ayırtında mı?
Bu küstahlığa ne ad vermeliyiz?
Çanta alıp kaçan velede gaspçı derken, yolları, geçitleri, şeritleri, kaldırımları hem de her iş günü çalan bu
"irikıyım vurdumduymaz şiddet" e ne demeliyiz?
Çok sayıda okurun ortak deyişiyle:
Çekin arabanızı kaldırımlarımızdan! Gidin garajlar, parklar, plazalarda, bir yer ya da yeraltı bulun. En azından
"Kapitalizmin ahlakı" na buyurun!
Yayın tarihi: 10 Aralık 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/10//haber,14778F3E9F9A40FE9FB9925CADCAD8B8.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.