Köşe yazarları bile şehvete kapılıyor magazincileri niye küçümseyeyim!
50 yıl önce 'Sabiha Deren' adıyla dedikodu ve magazin köşesi yazan Hakkı Devrim'le 50 yıl sonra magazin haberciliğinin geldiği noktayı konuştuk. O yıllarda şakayla karışık üslubu ve sivri diliyle çok canlar yakan, hakkında davalar açılan Devrim, gazetecilerin en büyük zaafını açıkladı: Enteresan olanı ihmal edip, haber olmak için kıçını yırtanları ön planda tutmak!..
İLİŞKİLİ HABERLER
Köşe yazarları bile şehvete kapılıyor magazincileri niye küçümseyeyim!
-Siz de pek çokları gibi magazin haberlerinin abartıldığını, seviyenin düştüğünü, giderek can acıtıcı bir hale geldiğini düşünüyor musunuz?
- İsteseniz de istemeseniz de gazete, yani iletişim araçları kahramanlar yaratır. Şimdi siz magazin haberi dediğiniz zaman akla bir opera kadrosu gelmiyor, bir mahalle arası opereti kadrosu geliyor! Şikâyet edemezsiniz onlardan, bunlar var ne yapalım! Siz yarattınız bunları, bunlar gökten düşmüyor...
- Neyi yanlış yapıyor magazinciler?
- Her gün Hülya Avşar'dan bahsediyorlar, ne yenilik yapıyor ki Hülya? Neyini merak edeyim ben Hülya'nın, Allah rızası için? Konuları bu hale nasıl getiriyorsunuz? Seviyeli bir basın Bülent Ersoy'u görmezden gelmeye başlar bir süre sonra, kendisi yükseltir çıtasını...
- Ne demek bu?
- Kendilerinden geliyor haberler! Hülya da etrafı meşgul edebilen bir kadın. Bunlar genellikle histerik insanlardır. Zaten siyasetçi, gazeteci, artist, şarkıcı, hepsi histeriktir.
- Neden böyle düşünüyorsunuz?
- Histerik, kendisiyle ilgilenen insan sayısının normal düzende erişilmeyecek kadar çoğalmasını isteyen yapıdır. Yani dostlarına anlatmakla yetinmez, yazı yazdığı zaman 100 bin kişi okusun ister, sokaktan geçerken herkes onu tanısın ister. Magazinciler onlara tabi, yani kim en fazla histerikse onu yazıyorlar. Halbuki ben seçmeliyim!
- Magazincilik iddia edildiği gibi yozlaştı mı sizce?
- Gazetenin manevi şahsiyeti, o gazeteyi şekillendiren, o gazeteye hükmeden zekânın kalitesiyle çok alakalı. O gazetelerin arka sayfasında, ta tepeye çıkarılmış, bana da ayak parmaklarını göstermeye meraklı çıplak karıların ne işi var? Ben diyorum ki, bunlar randevu evi işletseler müşteri gelmez bu resimlerle! Kanun gibi, her gün, en ihmal etmediğiniz iş bu! Ben sizin zekânıza niye saygı duyayım? En mühim işi, arka sayfaya o resmi koymak olan insan nasıl bir magazin repertuvarı yaratacak? Diyorsunuz ki, müşteri bunu seviyor. Ne karışır tatar ağası, Allah sizi birbirinize bağışlasın!
- Okuyucunun Hülya Avşar haberi istemesi size saçma mı geliyor?
- En az kabahati olan okuyucu! Çünkü siz bütün gün Hülya'dan bahsediyorsunuz, o da Hülya'yla ilgileniyor, ne yapsın? Türkiye'de Hülya'dan daha enteresan biri yok mu? Ben hepsine saygı duyuyorum, Hülya'nın zekâsını da seviyorum, güzel kadın, onu da görüyorum, onun kabahati yok. Ama sizin kahramanlarınız müzikte İbrahim Tatlıses, sinemada Hülya Avşar...
- Kim olmalı size göre kahramanlarımız?
- Mesela ben birisiyle çok ilgileniyorum: Sanem Çelik! Ama kimse ilgilenmiyor...
- Sanem Çelik evli olan yönetmeniyle bir arabanın içinde görüntülendikten sonra Amerika'ya gitti. Onunla ilgili yazacak tek done yok mesela? Ne yazsın magazinciler?
- Ben magazin yazarı olsaydım onun mesleğini ne kadar sevdiğini yazardım...
- Yönetmeniyle birlikte olması bunu mu gösteriyor!
- O göstermiyor ama mesleğine bir gölge düştüğü zaman aldığı tedbir gösteriyor. Hiç ağzını açmaması, tek kelime konuşmaması ve kendini unutturacak kadar, gidebileceği kadar uzak bir yere gitmesi... O yaptığı bir hataydı bence de ama hatasını fark etti. Bu benim yazdığım haber de enteresan değil mi Sanem Çelik için? İşte bu magazinin de seviyesini kaldırır.
- Bir gün yazarsınız, iki gün yazarsınız belki ama Sanem Çelik konuşmayı reddeden bir figürse?
- İşte bu çok büyük bir gazetecilik suçudur! Enteresan olanı ihmal edip, haber olmak için kıçını yırtanları ön planda tutmak kadar büyük bir zaafı yoktur gazeteciliğin! O zaman siz onların aletisiniz. En çok da histerik olanların aletisiniz! Şimdi bakın; kendine göre herhalde müzik değeri var, bilemiyorum, çok iyi Osmanlıca bildiğini zannediyor, hiçbir halt bilmiyor Bülent Ersoy, gaf üstüne gaf yapıyor, halk ile hâlk'i birbirinden ayıramıyor, halka hâlk diyor. Rezalet! Ama onun olduğu programı gecenin birincisi haline getiriyor basın. Sizin seviyeniz buysa ve bu seviye ortaya bu malzemeyi getiriyorsa, bana neyi soruyorsunuz?
İLİŞKİLİ HABERLER
Köşe yazarları bile şehvete kapılıyor magazincileri niye küçümseyeyim!
Yayın tarihi: 9 Aralık 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/09/pz/haber,D6BF48EC12A34F4E99414B7D0A16A205.html
Tüm hakları saklıdır.