Başbakan Erdoğan ile Başkan Bush'un 5 Kasım'daki Beyaz Saray zirvesinin en önemli sonuçlarından biri Türkiye ile Kuzey Irak yönetimi arasındaki buzların erimeye başlaması oldu. MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öniş bunu Bush ile Erdoğan'ın "PKK'nın tasfiyesine karşılık Ankara'nın Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimin hukuki varlığına itiraz etmemesi"nde uzlaşmalarına bağlıyor.
Yakalanıp Türkiye'ye tesliminin an meselesi olduğu öne sürülen terör örgütünün en tepe isimlerinden Cemil Bayık peş peşe yaptığı açıklamalarla Barzani ve Talabani'yi "PKK'nın tasfiyesi planlarına destek vermekle" suçlayıp "Bizi sattınız" demeye getiriyor.
Ankara'yı ziyaret eden Kuzey Irak siyasi heyetinin dönüşünden hemen sonra Barzani ve Talabani'nin hem Türkiye'nin sınır ötesi operasyonuna itirazlarından vazgeçmeleri, hem de Kandil'deki PKK'lılara karşı "Tecrit" planını uygulamaya koymaları Beyaz Saray uzlaşmasının ilk meyveleri olarak değerlendiriliyor.
Barzani sınavı geçiyor Gerçekten de Barzani attığı adımlarla Kuzey Irak'taki PKK'yı neredeyse kıpırdayamaz duruma getirdi: Lojistik desteği kesmek için Kandil'e giden yollarda kontrol noktalarını artırdı. Örgüte yeni katılımları durdurmak için Erbil havaalanında ve Habur kapısında güvenlik önlemleri aldı. Mahmur kampını kuşatıp girişçıkışları yasakladı. PKK'nın Irak'taki şubesi PÇDK'nin bürolarına kilit vurdu. Güvenlik güçlerine (yani peşmergelere) PKK ile ilgili istihbarat çalışmalarını yoğunlaştırmaları emri verdi.
Ankara'nın gözüne girmek için jestler de birbirini izliyor: Özerk yönetimin Başbakan'ı Necirvan Barzani, Kürt basınını
"Türkiye'nin dost, PKK'nın ise terör örgütü olduğu mesajı veren haberler yapın" diye uyarıyor.
Başbakan Yardımcısı Ömer Fettah,
"Türkler bizim kardeşimiz. PKK'ya karşı elimizden ne geliyorsa yapıyoruz ve daha fazlasını da yapacağız" diyor.
Eh, Türkiye'nin "Potansiyel tehditler" listesinin üst sıralarında yer alan
Kerkük referandumu da "Teknik nedenlerle (!) ertelendi; daha ne olsun! Artık bu jestlere cevap verme zamanının gelmekte olduğunu düşünüyoruz. Barzani'nin "Samimiyet sınavı" sürecini iyi bir notla tamamlaması durumunda, CHP lideri Baykal'ın Kuzey Irak açılımıyla eli güçlenen hükümetin de bazı adımlar atması beklenebilir.
Örneğin Habur'a takviye olarak Ovacık sınır kapısının açılması gibi. Barzani'ye nice zamandır ve de sabırsızlıkla beklediği Ankara'yı ziyaret daveti yapılması gibi.
Petrol pastasından pay Ancak bize göre komşuluğun dostluğa dönüştürülmesinin yolu diplomatik ve ekonomik ilişkileri güçlendirmekten geçiyor.
Diplomatik araç olarak, Türkiye'nin Erbil'de konsolosluk ya da en azından işgüderlik veya temsilcilik açması niye düşünülmesin? KDP ve KYB'nin (Barzani ve Talabani'nin örgütleri veya partileri) Ankara'da 15 yıldır temsilcilikleri var. Ayrıca daha önce de yazdığımız gibi birçok ülke Erbil'de konsolosluk açmak için yarışıyor. İran'ın da katılmasıyla halen Erbil'de bayrağı dalgalanan ülke sayısı 8'e çıktı. Önümüzdeki yıl herhalde 20'yi bulacak. Türkiye'nin de bu konuyu artık gündemine alması gerekiyor.
Ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesine gelince; Kuzey Irak'ta 300 kadar Türk firmasının iş yapması elbette azımsanacak bir şey değil ama bize göre asıl atılım bölgedeki petrol ve doğalgaz yataklarının işletilmesi pastasından pay almakla mümkün olabilir. İngiliz, Amerikan, Norveç, Güney Kore petrol grupları "Üretim paylaşımı"na dayalı imtiyaz sözleşmeleri imzaladılar bile. Son olarak Rusya da, TNK-BP grubuyla piyasaya girdi. Barzani yönetimi, işletme hakkının verileceği daha en az 20 saha bulunduğunu söylüyor.
Her ne kadar Bağdat'taki federal hükümet "Bu anlaşmaları yapma hakkı Barzani'nin değil bizim" dese de ABD'nin bastırmasıyla sorunun yakın gelecekte çözüleceği kesin. Çünkü Başbakan Nuri El-Maliki'nin petrol ve enerji danışmanı Tamir Gadban (2004-2005 yıllarında Petrol Bakanı görevini yürüttü) iki hafta önce Stanford Üniversitesi'nde verdiği konferansta, halen 2,25 milyon varil olan günlük petrol üretiminin (1.7 milyon varili ihraç ediliyor) 2015'te 6 milyon varile çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi ve ekledi:
"Yabancı yatırımcılara davet yapacağız. Öncelikle de Kürdistan Federe Bölgesi'ndeki sahaların devreye alınmasını amaçlıyoruz." Kuzey Irak'taki petrol ve gaz yatakları pastasından Türkiye niye pay istemesin? Hem sonra o petrol Türkiye'ye pompalanmıyor mu? Bulunacak gaz Türkiye'ye uzanacak boru hattıyla Batı'ya ulaştırılmayacak mı?
Evet, Kuzey Irak'a açılımın artık zamanı geldi...
Yayın tarihi: 23 Kasım 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/23//haber,04314E870C0C427393514FB846F427DA.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.