Konfeksiyon dünyasının en başarılı kadın isimlerinden biri herhalde
Günsan Çetin'dir. Okurlar, Çetin'i ABD'li ünlü konfeksiyon markası
GAP'ten hatırlayacak.
Çetin
GAP Türkiye Başkanı olduğu bir yıl öncesine kadar Türkiye'den bu ünlü markaya yüz milyonlarca dolarlık satın alma gerçekleştirmişti. On yıl önce 1 milyon doları bile tutmayan Türkiye satın alması, mesela
2005 yılında 420 milyon dolara çıkmıştı.
İtalya da dahil olmak üzere Avrupa ve Ortadoğu'da 13 ülkenin bağlı olduğu Günsan Çetin ayrıldıktan sonra, GAP'in Türkiye satın almasının gerilediği konuşuluyor, ancak ben de rakam olmadığı için bunu kesin yazamıyorum.
Bugün konu başka. Bir süre tüm iş tekliflerine ve ısrarlara rağmen emekli hayatı yaşayan
Günsan Çetin, adeta bomba gibi konfeksiyon sektörüne geri dönüş yaptı. Şöyle ki, dünyanın en değerli 100 markası arasında bulunan İngiliz markası
Burberry ilk defa Türkiye'den tepeden tırnağa bütün koleksiyonu almaya başlamış. Yani aklınıza ne gelirse, başta o meşhur pardesöleri, takım elbiseleri, kadın erkek bütün kıyafetleri ve çantaya kadar tüm aksesuvarları, tabii ayakkabı hariç. Pahalı ve klasik ürünleriyle meşhur Burberry'nin, tekstil ve konfeksiyonun geleceğinin tartışıldığı şu günlerde Türkiye'ye böylesine önemli bir giriş yapması dikkatlerden kaçacak gibi değil.
İlk defa bir lüks markanın bu kadar ciddi bir şekilde Türkiye'den içeri girdiği konuşuluyor çünkü.
Apparel Lab adıyla bir şirket kuran Günsan Çetin, daha önce sadece iki yerde
Londra ve Hong Kong'da global satın alma ofisi bulunan Burberry'nin üçüncü bölgesel satın alma noktasını İstanbul'a çekmiş.
İlk yıl 30 milyon $ Burberry bir şekilde hem kendi ülkesinde hem de Avrupa'nın diğer ülkelerinde küçülüyor. Günsan Çetin, İtalya'daki üretimin de Türkiye'ye kaydığını anlatıyor.
Çetin ve ekibi, Burberry'nin ilk yıl satın almasını 30 milyon doları civarında gerçekleştirecek. Burberry'nin Türkiye'yi anlattığı sunuma bakıyorum. 2007 yılında Avrupa satın alması yüzde 65, İngiltere yüzde 15, ABD yüzde 5, Asya yüzde 12 ve Türkiye yüzde 3 görünüyor.
Ancak 2010-2011 döneminde ait öngörü Türkiye lehine müthiş bir değişime gidiyor. Türkiye satın alması yüzde 20'ye çıkarken, İngiltere yüzde 10'a, Avrupa yüzde 55 ve Asya da yüzde 10'a geriliyor. ABD ise yerinde sayıyor.