kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Kasım 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

O bildiri işe yarar mı?

Türk Silahlı Kuvvetleri, güvenlik güçlerine ya da sivillere saldırıda bulunmamış PKK'lıları dağdan indirmek için helikopterlerle bildiriler atıyor.
İşte bunlardan biri: Ön planda bir PKK'lı... Arka planda bir asker... Hemen göze çarpan sözler: "Karar Ver... Örgütten Ayrıl... En yakın askeri birlik, jandarma veya polis karakoluna git... Sevgiyle Karşılanacaksın..."
Bildirinin sol kısmında ise Ceza Kanunu'nun 221'inci maddesi ('gönüllü teslim olanlar, suça karışmamışsa ceza almayacaktır') yer alıyor.
Bu bildiri işe yarar mı? Bilmiyorum, göreceğiz.
Tahminimi sorarsanız: Bence fazla etkili olmaz.
Nedenini anlatmadan önce bir örnek vereyim:
II. Dünya Savaşı'nın son bölümünde, Japon askerlerinin daha fazla direnmemesi için ABD bildiriler attı. Bu bildirilerde, Japon imparatorunun ülkesini felakete sürüklediği filan yazıyordu.
Sonuç ne oldu biliyor musunuz? Bildirilerin atıldığı bölgelerdeki Japon askerleri daha da fazla direnç gösterdi! Çünkü Japonlar, "yüce" imparatorun, hata yapmayacağına inanıyordu.
Bir süre sonra durumu fark eden ABD ordusu, hedef değiştirdi. Japon komutanların ve hükümetin, imparatora yalan söylediğini anlatan bildirilerle olumlu sonuçlar aldılar.
Tekrar bize dönersek... Bir kere bildiri "emir" kipiyle yazılmış. "Karar ver..." Dan! "Örgütten ayrıl..." Dan! "Şuraya git..." Dan!
Sert, katı ve emir verircesine hazırlanmış bu bildirinin sonuna eklenen, "Sevgiyle Karşılanacaksın" ibaresi bence eğreti duruyor.
Adeta, "Hele bir teslim ol... Biz sana sevgiyi gösteririz" demekte...
"İkna olmanın" kendine has bir psikolojisi vardır. Dolayısıyla, "ikna edici" dil ve yöntemler de ona göre olmalıdır.
Emir vererek bir işi yaptırabilirsiniz ama onun aynı zamanda "doğru bir iş" olduğuna muhatabınızı ikna edemezsiniz.
"Peki, sen olsan, nasıl bir bildiri hazırlardın" diye sorarsanız... Yapacağım ilk hamle uzmanlara danışmak olurdu: "Reklamı" ve "halkla ilişkileri" bilen, tecrübeli kişilerden yararlanırdım.
"Hayır, yardım da almayacaksın" diyorsanız... Öncelikle fotoğrafı değiştirirdim ve "Teslim olduktan sonra evine dönmüş, ana babasıyla, kardeşleriyle gülerek sohbet eden" bir eski PKK'lının fotoğrafını kullanır... Yanına da kısaca onun "yuvaya dönüş" öyküsünü yazardım.
Hazırlayacağım bir başka bildiride ise "PKK'nın tasfiyesi konusunda Türkiye ile ABD'nin nihayet anlaştığını" filan anlatır, Başbakan Erdoğan ile Başkan Bush'u el sıkışırken gösteren bir fotoğrafı kullanırdım.
Ayrıca militanların zihninde soru işaretleri uyandıracak, şeflerinin söylediklerine kuşkuyla bakmalarını sağlayacak birkaç özel bilgiye yer verirdim.
Tabii bunları yapmadan önce "İknanın Psikolojisi" ya da "Gizli İkna Teknikleri" gibi kitapları, baştan bu gözle okurdum.
Özetle... Komutanlarla muhabbeti iyi olan gazeteci Mehmet Ali Kışlalı, sık sık ordunun halkla ilişkiler yönünün zayıf olduğundan yakınır. Haklıymış!