Bir defa şunu hiç tartışmam.. Bu ülkede milli takımı gönül rahatlığı ile teslim edeceğimiz iki adamdan biridir
Fatih Terim.. Çünkü bu işi yapacak bütün kalitelere sahiptir. Geçmişte yaptıklarıyla da bu kaliteleri çok iyi değerlendirdiğini kanıtlamıştır.
Milli takımı Avrupa Şampiyonası finallerine Fatih Terim'in götürmesi doğaldır. 2010 Dünya Şampiyonası elemelerine hazırlaması da..
Noktayı böyle koyduktan sonra, diyeceklerim, çok sevdiğim, kişisel olarak çok başarılı olmasını dilediğim bir "Aile" dostuma tavsiyeler..
Sevgili Fatih,
Senin Galatasaray'ın Avrupa'nın en büyük kupasını kazandı.. Süper Kupayı.. Senin Galatasaray'ın üzerine kurulu milli takım, Dünya Üçüncüsü oldu. Bana göre şampiyonluğu kaybetti. Dünyanın en zor liginden İtalya'dan davetler aldın. Bitik Fiorentina'yı kupa finalisti yaptın.. Milan gibi bir dev seni takımın başına getirdi.
Bu başarılar bugüne dek hiçbir Türk hocasının defterinde yok.
Öyle bir Fatih Terim imajı yarattın ki, şöhretin, etkinliğin futbol dışına taştı. En önemli işadamlarına, en değerli okullara seminerler verdin. Adın dünyada saygı ile anıldı.
Yani sevgili Fatih sen, hiç ama hiç kimseye hiçbir şeyi kanıtlama zorunda değilsin.
Kararlarında aklın, deneyimlerin ve yorumlama gücün ön almalı.. Bazılarına, bazı şeyleri kanıtlama, gösterme, öğretme arzusu değil..
Son zamanlardaki akıl almaz yanlışlarının altında bu
"Kanıtlama hırsı"nın olduğunu düşünüyorum. Bu seni bitirecek bir zaaf.. Kurtulmalısın.
İkincisi..
Finale kaldığın saatlerde "Yeniden yapılanacağız" dedin. Bu doğru, ama geç kalmış kararındı. Ben senin, Ersun'dan devraldığın işi bitirir bitirmez, yani 2008 elemelerine başlarken yeniden yapılanmanı bekledim. Yapmadın.. Teknik ekibinden futbolcusuna bir "Fatih Terim takımı" kurmadın.. Sana hiç yakışmayan bir eyyamcılık içine düştün. Etrafına üç büyüklerde futbol oynamış olmaktan öte özelliği olmayan üç yardımcı topladın. Hiçbiri senden sonra bu milli takımın başına geçme görüntüsü, izlenimi vermeyen üç emir kuluyla güya bir üç büyükler dengesi yarattın hepsi o..
Yanına aldıklarının hiçbiri, Derwall'in Denizli'si, ya da Piontek'in Terim'i değildi. Sana itiraz edebilecek, tartışacak, hatta kapıyı çarpıp gidecek birini düşünmedin bile..
Çünkü fikirlerinin tartışılmasını sevmez, yanlış yapabileceğini kabul etmezsin. Bu senin en büyük zaafın ve kusurun. Bu zaafın, seçtiğin takıma da yansıdı. Futbolcularını seçerken bile "Kayıtsız şartsız itaat"i öne aldığını düşünüyorum..
Tartışmaktan korkma Fatih.. Sana en ters gelen fikirlerin dahi özgürce, rahatça söylenmesini teşvik et. En aykırı görünen fikirden bile bazen öylesi gerçekler doğar ki, şaşarsın. Ağzını açmadan yanında oturanı derhal uzaklaştır. Ondan sana fayda gelmez.. Her dediğine karşı çıkanı da baş tacı yap.. Söyledikleri hiçbir işe yaramasa bile, seni ikinci defa düşünmeye sevk eder en azından ki, bundan büyük yarar olmaz..
Karar vermeden ikinci defa düşünmeyi başarsaydın Fatih, bugüne dek yaptığın hataların pek çoğuna düşmezdin.. Seni düşünmeye sevk eden herkese teşekkür et Fatih.. Düşünenlere kızma, öfkelenme, küsme ki, bu düşüncelerini sana rahatça ifade edebilsinler..
Yeniden yapılanmayı başarırsan, yanına değerli, senin yerini alabilecek insanlar alırsan ve kararlarını, bir şeyler kanıtlama hırsınla değil, aklınla, sağ duyunla verirsen Fatih, Türkiye, Avrupa 2008'den Şampiyon döner..
Avrupa futbolu en kara dönemini yaşıyor. Yenemeyeceğimiz tek takım yok..
Yeter ki sen kendine güven.. En güçlü takımı kurmak, kimseye bir şey kanıtlama gereği duymamak, kendine güvenenlerin işidir, korkakların değil!..
Sevgilerimle..
Gene başaracaksın, hocam!.
Bugünkü Tüm Yazıları
Yeniden yapılanma şart, ama..
Yayın tarihi: 29 Kasım 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/29//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.