Sosyetenin iki ünlü ismi Bettina Hakko ve Candan Kıramer, 'B&C atelier d'ambiance' adlı organizasyon şirketlerinin butiğini Nişantaşı'nda açtılar. Organizasyon yapan, dekor ve süsleme aksesuvarları satan ikiliyi açılış davetinde ünlü isimler yalnız bırakmadı. Bettina Hakko'nun eski eşi Cem Hakko'nun annesi Kethy Hakko ve kardeşi Sima Lodrik'in yanı sıra Vakko'nun üst düzey yöneticileri de davete katılarak eski gelinlerine vefa örneği gösterdiler. Açılışta ayrıca Caroline Koç, Siren Ertan, Heves Ekinci, Serra Merzeci, Feryal Gülman, Nazmiye Koçak, Aslı Üstünkaya gibi cemiyet hayatının ünlü simaları da hazır bulundu.
Pazar günü 'Beyaz Melek' filmini izlemek için Diyarbakır'daydım. Sahnelerin büyük kısmını, montajı yapılırken izlemiştim ama sinemaya gitmek kısmet olmamıştı. Mahsun Kırmızıgül arayıp "Hadi filmi Diyarbakır'da izleyelim" deyince balıklama atladım. Hürriyet magazin müdürü Selim Akçin'le takıldık peşine... Filmde huzurevi müdürünü oynayan Cihat Tamer ile 'dini bütün' huzurevi sakini Salih Kalyon da ekipte. Amaç Diyarbakır halkıyla izlemek filmi; halk galası bir nevi... İyi ki gitmişim, iyi ki Diyarbakır'da izlemişim bu filmi... Anlamını buldu, tam yerine oturdu her şey. Film de, filmin çiçeği burnunda yönetmeni Mahsun'un imajı da... Orada çok ayrı, bambaşka bir hayat var çünkü: Sevdiklerini başka türlü seviyorlar, filmi başka türlü izliyorlar, bizden farklı tepki gösteriyorlar, kendi insanlarını başka türlü sahipleniyorlar.
* Öğle saatlerinde tarihi Dilan Sineması'ndayız. Filmi izleyenler, izlemeyenler doluşmuş; fotoğraf çektirmek isteyenler, Mahsun'un elini sıkmak isteyenler, sadece görmek isteyenler... Resmen izdiham! Sinema müdürünün odasına girdik mecburen. "Hayatımda ilk kez burada film izledim; Yılmaz Güney'in Umut filmiydi" dedi Mahsun. Çaylar geldi, çaylar gitti, aradan sıyrılabilen kafasını uzatıp fotoğraf istedi, öpmek istedi. "Ben bilmem kimim, tanıdın mı" dedi ya da filanca kişinin selamını iletti. Salona geçtiğimizde film başlayamadı tabii; arkadan ön sıradan atlayanlar, fotoğraf çekmek isteyenlerin talebi bitmedi. Yönetmen ve senarist Mahsun Kırmızıgül onlar için ilkti, yeniydi ve çok özeldi... "Helal sana Mahsun" tezahüratlarıyla koltuklarımıza oturduk. Işıklar kapatılınca herkes yerine geçebildi. Ya en yüksek sesle kahkahalar attılar ya da alkışladılar; ara tepki yoktu. Mahsun'un huzurevindeki yaşlılara eziyet eden bakıcıyı dövdüğü sahnede hele... Alkışlar kıyamet! İlk kez sinemada tepkisini koyan seyirci gördüm, bayıldım bu duruma!
* Diyarbakır'ın beş yıllık alışveriş merkezi Mega Center'daki sinemalardayız bu kez... 18.30 seansını izleyeceğiz... Dağıtımcı arıyor; "Şu anda Türkiye'deki bütün salonlar full, 'Beyaz Melek'e yer kalmamıştır' yazıları asılıyor gişelere" diyor ağlamaklı, şaşkın. O kapatıyor, Orhan Gencebay arıyor tebrik için. Antalya'dan yakınları "Oğlum yer yok sonraki seansı bekliyoruz" diyor. Mahsun dört köşe! "Bu durumda bayrama kadar gösterimde kalırız ve iki milyona dayanırız" diyor. Mahsun çok cesaretle ve inanarak yapmış bu işi. İtiraf etmeliyim; beklediğimden çok daha başarılı bir yönetmenlik ve bazılarımıza klişe gelebilecek bir hikayeyi zevkli bir anlatıma dönüştürmüş. Babası rolündeki Arif Erkin'in mükemmel oyunculuğuna şapka çıkarmamak mümkün değil... Diyarbakır'daki cirit sahneleri, Tuz Gölü'ndeki ölüm sahnesi yabana atılacak cinsten değil... Sarp Apak'ı komediden sonra başka role sokmak ve yüzüne gözüne bulaştırmamak inanılır gibi değil! Her şeyi bırakın bir kenara; dizilerde izlediğimiz, sesini bile kullanmayan Mahsun'un oyunculuk yeteneği alkışlanmayacak gibi değil. 'Bu çocuğu kimse yönetememiş mi bugüne kadar' demek istiyorum! Bütün sinema eleştirmenlerinin 'türkücü yönetmene' sahip çıkması, alkışlaması, övgüler düzmesi başlı başına başarıdır. Bravo Mahsun'a!
Bugünkü Tüm Yazıları
İyi ki 'Beyaz Melek'i Diyarbakır'da izledim
Yayın tarihi: 28 Kasım 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/28/gny/sever.html
Tüm hakları saklıdır.