99'da neredeyse ölüyordum!

- Ne kadar zamandır sigara içiyorsunuz?
- 1999'a kadar dört paket sigara içtim. Ve 99'da 72 yaşındaydım. Çocuklukta geçirdiğim bir-iki çocukluk hastalığı dışında, geçen bu zaman zarfında bir kere bile doktora gitmedim. Yalnız göz doktoruna ve dişçiye gittim. 99'da felaket bir hastalık buldu beni. İstanbul'daki evde, bir gece nefes alamamaya başladım. Ama anlatılır gibi değil. Sabahı zor ettim. Galatasaray'dan sınıf arkadaşım vardı Ankara'da, Aydın Karamehmet'ti adı, kardiyoloji profesörüydü. Hemen onu aradım. Eğer bulamasaydım evinde, ben bugün hayatta olamayacaktım.

- O denli ciddiydi yani...
- Yemin ederim... Aydın'a, "Bana İstanbul'dan bir doktor söyle," dedim. "Senin işin doktorluk değil, hastanelik," dedi. Gittim hastaneye; "Aman dediler, hiç kıpırdamayın..." Acile götürüp; biri röntgene yatırdı, biri kan aldı, öteki tansiyona baktı, biri de ön ödeme faturasını koydu önüme (gülüyor)... Yoğun bakıma çıkardılar, dört gün kaldım. 24 saat üç çeşit oksijen maskesi takıldı. Bu bir virüsmüş, ciğere girince bütün oksijeni etkiliyormuş. Benim yüzde 50 düşmüş oksijenim. 48 saatlik ömrüm kalmış, sonra öğrendim bunları.

- Sonra sigarayı azalttınız...
- Hastaneye giderken, "Bu herhalde sigaradan oldu," diyerekten kestim sigarayı. İki sene içmedim. Ama bıraktıktan üç-dört ay sonra feci kilo almaya başladım. Zayıflayan ciğerlerim kalbe de etki etti ve ritim bozukluğu oldu. Ama yalnızım, çok dağınık bir evde çalışıyorum, sigara büyük kurtuluş oluyor. Doktorla konuştum, "Sana baskı yapıyorsa, sigara içmekten çok daha zararlıdır bu baskıyı karşılamak," dedi. Psikolojisine önem veren doktorlar, sigaraya yarı izin verdi. Öyle olunca, çok sıkıştığım zaman içiyorum.

- Nefes sıkışması devam ediyor mu?
- Çok şükür... Ama oksijen makinesinde yatıyorum ben.

- Aaa!
- Benim göğüs doktorum, "Oksijen makinesini yalnız senin değil, herkesin kullanması iyi olur," dedi. Çünkü teneffüs ettiğimiz havada oksijen yüzde 27 saftır. Halbuki makinenin verdiği yüzde 97 saftır. O makineyle öyle rahat bir uyku uyuyorum ki, üç saat bile bana kâfi geliyor.